31 Ekim 2009 Cumartesi

GDO’LAR BEBEKLERE YASAK, ANNE BABAYA SERBEST!

Cartegena Biyogüvenlik Protokolü’ne taraf olan ve Meclisinde kabul eden Türkiye, son derece yaşamsal öneme sahip bir konuda gerekli yasal düzenlemeyi yaparak Ulusal Biyogüvenlik Yasası’nı çıkarmak yerine bir yönetmelikle GDO’ların ve ürünlerinin ülkemize girmesini meşru kılmıştır.




26 Ekim 2009 tarih, 27388 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin insan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığı ve refahı, tüketici çıkarları ve çevrenin en üst düzeyde korunması amacıyla hazırlandığı belirtilmesine karşın, getirilen düzenleme bunları sağlamaktan çok uzaktır.

GDO’ların insan sağlığı üzerine etkileri konusunda bugüne kadar yeterli araştırmalar yapılmamışken, hayvanlar üzerindeki olumsuz etkileri üniversite raporları ile ortaya konurken, biyoçeşitliliği yok edici etkileri pek çok araştırma ile ispatlanmışken yasa yerine bir yönetmelik çıkarılarak bu olumsuzlukların giderilebilmesinin sağlanması mümkün değildir! Bu bağlamda tüketici sağlığını ve çevreyi korumak amacıyla gerekli tedbirleri almak görevi ve söz konusu gıda ve yemi piyasadan geri çekme zorunluluğunun “işletmeciye” bırakılması bu endişemizi haklı çıkarmaktadır!GDO’lu ürünlerin bebekler için yasak, ancak anne ve babalar için serbest bırakılması toplum sağlığını ciddi tehlikeye atmaktadır.

GDO’lar zararlı ve bu nedenle bebeklere yedirilmeyecek ise onu emziren ya da hamileliği esnasında karnında taşıyan annesine neden yedirilmektedir? Şayet GDO’ların hiçbir sağlık riski yok ise bebekler için neden yasaklanmıştır? GDO’ların hayvan denekler üzerinde yapılan denemelerde kan yapısını bozduğu, bağışıklık sistemini çökerttiği, sinir sistemini tahrip ettiği, organlarda küçülme meydana getirdiği ve sonraki nesillerde üreme yeteneğini bitirdiği bilimsel raporlarla kanıtlanmış durumdadır.

GDO’lu ürünlerde antibiyotik direnç geni kullanıldığı ve bunun da insan ve hayvan sağlığı açısından son derece zararlı olduğunu ülkemizde GDO’ya Hayır Platformu olarak yıllardır ifade ederken, biyoteknoloji lobileri ve onların temsilcileri bu ürünlerin hiçbir riski olmadığını söylemektedirler. Söz konusu yönetmelikte bu tür genleri içeren GDO ve ürünlerinin ülkemize sokulması ve piyasaya sunulmasının yasaklanmış olması platformumuzun bir başarısıdır, bu sonuç konuyla ilgili iddialarımızın ne denli doğru olduğunu göstermektedir.Getirilen düzenlemeyle “GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadelerin bulunmayacağının” belirtilmesi, düzenlemenin son derece taraflı ve yönetmeliğin kapsamı dışında olan bir uygulamadır. Hatırlanacağı gibi, Amerika’da bir biyoteknoloji şirketi, ürünlerine “GDO bulunmamaktadır” yazan bir firmayı dava ederek kendi satışlarını düşürmekle suçlamış, bu uygulamanın yaygınlaşması için lobi faaliyetleri başlatılmıştır. Bu açıdan çıkarılan yönetmelik, ülkemizde bu uygulamanın doğrudan kabul edilmesi insan, hayvan ve çevre sağlığından çok biyoteknoloji şirketlerinin çıkarlarının kolladığını göstermektedir.

GDO’lu yemlerle beslenen hayvanların ve ürünlerinin de GDO’lu sayılması ve dolayısıyla etiketlenmesine ilişkin hiçbir maddenin yönetmelikte yer almaması da insan sağlığının hiçe sayıldığının en büyük göstergelerinden biridir!Türkiye’nin hiçbir GDO’ya ve ürününe gereksinimi yoktur! GDO’lar açlığa çare değildir! Biyolojik çeşitlilik üzerine büyük bir tehdittir! GDO’lar tarım ilacı kullanımını artırarak hem toprağı hem de içme sularımızı zehirlemektedir! Ayrıca daha fazla kullanılan bu tarım ilaçlarını insan ve hayvan organizmalarına girmektedir! Çiftçileri dev biyoteknoloji şirketlerine bağımlı kılmaktadır!

GDO’ya Hayır Platformu insan, hayvan ve çevre sağlığını tehdit eden, kapitalist sömürü düzeninin gıda egemenliği üzerine kurgulanmış biçimi olan, sadece birkaç şirketin para kazanması için tüm bir insanlığın ve doğanın gözden çıkarıldığı GDO’lara karşı vereceği mücadelesini bundan sonra sokaklara, evlere, okullara, işyerlerine taşıyarak devam ettirecektir! Mücadelemiz başarıya ulaşıncaya, GDO’ları coğrafyamızdan atıncaya kadar devam edecektir!
GDO’YA HAYIR PLATFORMU

23 Ekim 2009 Cuma

350 hemen şimdi

Çevreye duyarlısınız, küresel iklim değişikliğinin dünyayı yaşanabilir bir yer olmaktan çıkarabileceğini düşünüyorsunuz. Kopenhag toplantıları yaklaşıyor ve hükümetlerin iklim değişikliği ile mücadele etmek için daha çok sorumluluk almasını istiyorsunuz. Bir süredir belki 350 rakamını duyuyorsunuz. Atmosferdeki karbondioksit miktarını 350 parça/milyona indiremezsek dünyamızın yaşamasına imkân veren yapısını tamamen kaybedebileceğimiz kulağınıza çalındı. Bir şeyler yapabileceğinizi düşünüyorsunuz ama problem çok byükü, küresel, hükümetler sizi bu konuda temsilden uzak. Kocaeli’nde yaşıyorsunuz, Eskişehir’de, Ankara’da, Bursa’da, İstanbul’da. Bugün sesinizi duyurmak için çok özel bir gün. 177 ülkede 5000 etkinlik düzenleniyor ve Türkiye’de bu küresel eylemin bir parçası olarak etkinlikler düzenleniyor. Ankara’da, İklim için Gençlik Girişimi 350 bisikletiyle Gençlik Parkı’ndan Meclis’e pedal çevirecek.İstanbul’da Küresel Eylem Grubu, “güneş, rüzgar, 350 hemen şimdi” pankartı ile saat 16’da Galatasaray Lisesi önünde buluşuyor. İzmirliler 15’de Yakın Kitabevi’nde buluşuluyor ve Kordon'da çimlerin üzerinde bedenleriyle 350 yazacaklar. Bursalılar ise saat 17’de Heykelin önünde basın açıklaması yapacaklar ve " güneş, rüzgar, 350 hemen şimdi" diyecekler. Diğer etkinlikler için www.350.org/map#/map/39.911761/32.854239/7adresini ziyaret edebilirsiniz, hatta kendi etkinliğinizi siteye kaydedip fotoğraflarınızı bütün dünyadan 350 hareketine katılanlarla paylaşabilirsiniz.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Haftanın Yeşil Gündemi

Greenpeace, hükümetin nükleer santral planlarını tarihin tozlu raflarına göndermek için harekete geçiyor. Hedef, nükleer masala inanmadığını ve geleceğini nükleer riskler ile karartmayı reddettiğini haykıracak 1 milyon insanı bir araya getirmek!
Greenpeace bugün hükümetin nükleer santral planlarına karşı bir kampanya başlatıyor. Kirli, tehlikeli ve pahalı olduğu kanıtlanmış nükleer enerjinin Türkiye’de kullanılmasını istemeyen, hükümetin nükleer enerji planlarından bir an önce vazgeçmesini talep eden 1 milyon kişi http://nukleer.greenpeace.org/’ da bir araya geliyor. Kampanyanın amblemi mutasyona uğramış bir kalp, sloganı ise “Nükleer ile yaşamaya hazır mısınız?” İnternet üzerinden yürütülecek kampanyanın öncelikli hedefi, şu anda hükümetin üzerinde karar vermeye çalıştığı nükleer santral ihalesini iptal ettirmek. Sonrasında ise nükleer enerji planlarını bir daha geri gelmeyecek şekilde tarihin tozlu sayfalarına göndermek.


Buğday Dergisi, yerini mevsim dönümlerinde yani üç ayda bir yayınlanacak olan Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi’ne bırakıyor. Buğday Derneği üyelerine ve ilgi gruplarına ücretsiz gönderilecek olan rehber, ekolojik yaşamla ilgili güncel konulara ve herkesin uygulayabileceği pratik bilgilere yer verecek. Rehberin ilk sayısında Buğday Derneği’nden haberlerin yanısıra, İçimizden Biri, %100 Ekolojik Pazarlar, Doğal Tıp, Ay Takvimi, Tijen İnaltong’un hazırlayacağı Mevsimlik Sofralar gibi konular var. Güncel konularda ise permakültür ve son günlerde televizyon ekranlarında sıkça gördüğümüz “alışveriş” reklamı ele alınıyor. “Yapın! Gidin! Tıklayın! Görün!” bölümünde önümüzdeki üç ay boyunca hayatımızdaki yeşilin tonunu artıracak etkinlikler, söyleşiler, filmler vb. yer alacak. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi uzmanları, bahçemizi veya balkonumuzu soğuyan havaya nasıl hazırlamamız gerektiğini anlatacak.

İstanbul'da Riva Deresi’ndeki kirlilik ve doğal yaşamın hızla tahrip edilmesine karşı Beykoz'da bulunan köylerde başlayan yerel hareket, sivil toplum örgütlerinin katılımıyla devam ediyor. Toprak Ana Platformu'nun koordinasyonunda tüm ilgi sahiplerinin katılımıyla düzenlenen toplantıların ikincisi 11 Ekim tarihinde gerçekleştirildi. Beykozlular, basın mensupları, sivil toplum kuruluşları ve Beykoz Belediyesi'nin katıldığı toplantıda Doğa Derneği Başkan Yardımcısı Bahar Bilgen, Derneğin Riva Deresiyle ilgili çalışmalarını aktardı. Toprak Ana Platformu Sözcüsü Cem Birder, “Riva havzası için harekete geçtik ve bundan sonra daha düzenli olarak yasal eylemlerimizi sürdüreceğiz. İlk olarak derenin temizlenmesi için çevre köylerde yaşayan ve dere ile birebir bağı olan insanlarımızı bilinçlendireceğiz. Ardından üniversitelerle birlikte hareket ederek derenin kirlilik ölçümlerini çıkartacağız. Daha sonra grubumuzla birlikte yasal eylemlerde de bulunacağız Riva’nın kurtarılması için ne gerekirse yapmaya hazırız ve başta Beykozlular olmak üzere tüm doğaseverleri bu hareketimizde bizim yanımızda olup dereye sahip çıkmaya davet ediyoruz” dedi.

16 Ekim 2009 Cuma

12 Ekim 2009 Pazartesi

Açık Radyo programları

Açık Radyo (94.9) çevre ve iklim değişikliği konularıyla ilgili programlar:
Açık Gazete: Hafta içi hergün 8:00 - 10:00
İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik: 15 günde bir her Pazartesi Açık Gazete’nin içinde
Açık Dergi: Hafta içi hergün 18:05 - 20:00
Gezegenin Günlüğü: Hafta içi hergün Açık Dergi’nin içinde 18:20’de
Son Buzul Erimeden: Hafta içi her Salı 16:30 - 17:00
Açık Yeşil: Hafta içi her Çarşamba 10:30 - 11:00
Evrenin Suyuna Giden Tasarım: Hafta içi her Perşembe 16:30 - 17:00
Tohumdan Hasada Ekolojik Yaşam: Hafta içi her Cuma 10:30 - 11:00

11 Ekim 2009 Pazar

Haftanın Yeşil Gündemi

Franny Armstrong'un yönettiği, Pete Postletwalte'ın başrolünü oynadığı Aptallık Çağı (Age of Stupid), 2055 yılında yaşayan bir adamın kendi ağzından anlattığı hikayeyi konu alıyor. Fırsatımız varken iklim değişimini neden durdurmadığımızı sorgulayan film, dünyanın yardım çığlıklarını duymazdan gelen insanların yaşadığı bir çağı ve sonunda pişmanlığı gözler önüne seriyor. Türkiye’de Greenpeace’in galasını yaptığı Aptallık Çağı’nı, 16 Ekim’den itibaren Beşiktaş Kültür Merkezi'nde izleyebilirsiniz. Film hakkında ayrıntılı bilgi için http://www.ageofstupid.net/. Tarih ve saatler için: http://www.bkmonline.net/

Bugünlerde Facebook’ta bir şarkı dolaşıyor. 45 müzisyen agaclar.net web sitesinin “Doğa için çal”projesi çerçevesinde bir araya gelmişler ve “Divane Aşık Gibi” adlı şarkıyı seslendirmişler. Doğa sorunlarının evrenselliği, doğanın insanlara mekan ve kaynak oluşuyla, müziğin evrenselliği ve insanların ortak dili oluşu arasındaki bağı, projenin çıkış noktası olarak değerlendiriyorlar. Dinleyin, seveceksiniz http://www.dogaicincal.com/

World Watch Enstitüsü tarafından hazırlanan “Dünyanın Durumu 2009”raporu Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları ve TEMA Vakfı tarafından yayımlandı. 40’ı aşkın uzman yazarın çabalarıyla oluşturulan rapor, acil ve işlevsel bir eylem planı oluşturma konusunda bir yol haritası ortaya koyuyor. “Dünyanın Durumu” serisi 1984’ten berikesintisiz bir şekilde ve halen 36 farklı dilde yayımlanıyor. TEMA Vakfı, 1993 yılından beri Dünyanın Durumu serisi kitaplarını Türkçeye çevirerek yayımlıyor.



9 Ekim 2009 Cuma

Ulusal Çevre Gazetesi

Türkiye'nin ilk ulusal çevre gazetesi yayına başlıyor!
Kaynak MEDYAFARESİ-



Vizyon yayıncılık tarafından çıkarılan Yeşil Dünya'nın genelyayın yönetmenliğini daha önce SKY TÜRK ve Kanal T'de çevreprogramları hazırlayıp sunan deneyimli gazeteci Sezgin Akkoyun, habermüdürlüğünü İsmail Babur, yayın danışmanlığını Prof. Dr.Orhan Kural yapacak. Türkiye ve Dünya'daki sorunların detaylarıyladile getirileceği, insanları çevre konusunda bilinçlendirme hedefiyleyola çıkan Yeşil Dünya' aylık yayınlanacak. Gazetede haberlerinyanısıra Enerji, Küresel Isınma, Orman ve Bitkiler, Deniz, Çevre veSağlık, Hayvanlar Alemi, Atıklar, gibi sayfalar bulunacak. 35x50 cmebadında ve 24 sayfa çıkacak olan gazete Türkiye genelinde kendidağıtım şirketi ve dağıtım elemanları aracılığıyladağıtılacak. Gazete 2010 başından itibaren de bayilerde satılmayabaşlayacak. 4 sayfası renkli, 20 sayfası da siyah beyaz olan gazeteninyazar kadrosu ise hayli zengin:
Prof. Dr. Orhan Kural
Prof. Dr. Ahmet Ercan: İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof.Dr. Adnan İşgör: Onkolog Haliç Üniversitesi Sağlık BilimleriEnstitüsü Öğretim üyesi.
Prof. Dr. Arif Verimli: Psikiyatr
Ziraat Müh. Ahmet Atalık: Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul ŞubeBaşkanı
Çevre Müh. Eylem Tuncaelli: Çevre Mühendisleri Odası İstanbul ŞubeBaşkanı
Ziraat Müh. Deniz Demir: Organik Tarım Uzmanı
Aynur Acar: Marmara Belediyeler Birliği Çevre Yönetim MerkeziDirektörü
Fatma Balkanlı: Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği Başkanı
Selahattin Taşdöğen: Sinema-Tiyatro Sanatçısı
Taner Öngür: Moğollar Grubu Üyesi
Adnan Akgünel: Akşam Gazetesi Eski Ekonomi Yazarı- TV programcısı
Nevin Sungur: Greenpeace Akdeniz İletişim Birimi yöneticisi.NTV EskiBrüksel Muhabiri
Banu Karakuş: TRT Program Yapımcısı
Sezgin Akkoyun: Yeşil Dünya Genel Yayın Yönetmeni
İsmail Babur: Yeşil Dünya Haber Müdürü
Gazetenin ilk sayısında; Türkiye ve Güney Asya'daki sel felaketleri ileSamoa'daki deprem ve tsunami, Çal Dağı'ndaki maden aramaçalışmalarının yaratacağı tahribat, Macahel Vadisi'ne baraj kurmagirişimleri, Nükleer Enerji ve Çernobil, Organik Tarım, ÇarşıGrubuyla çevre üzerine yapılan ropörtaj gibi konular yer alacak. Gazeteayrıca çok özel ve gündem yaratacak bir skandal haberiyle yayınhayatına merhaba diyecek.
İlk etapta 10 bin basılacak olan Yeşil Dünya, 6 ay içinde 100 bintraja çıkmayı hedefliyor
08.10.09

5 Ekim 2009 Pazartesi

Haftanın Yeşil Gündemi



ANKARA Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin süreli yayın organı olan Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri dergisinin ilk sayısı ile Ankara Üniversitesi’nde çevre konusunda çalışan öğretim elemanlarına ait bilgilerin yer aldığı “Ankara Üniversitesi’nde Çevre Konusunda Kim Kimdir?” başlıklı kitap yayınlandı. Dergi ve kitaba pdf dosyası olarak http://csaum.ankara.edu.tr adresinden ulaşılabiliyor.


3. KÖPRÜ projesine karşı çıkanlar seslerini giderek yükseltiyor. R. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken 27 Nisan 1995 tarihinde söylediği “Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul'un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur" sözleriyle açılan www.ucuncukoprucozumdegil.blogspot.com adresindeki blog herkesi İstanbul’a ve doğaya sahip çıkmaya çağırıyor.


ODTÜ’de bünyesinde, Türkiye’nin enerji ihtiyacının güneş santrallarından karşılanmasını sağlayacak teknolojilerin geliştirileceği "Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM)" kuruluyor. Merkez, güneş enerjisi teknolojileri alanında araştırma, uygulama ve geliştirme çalışmaları yürütecek. Güneş enerjisi teknolojilerini Türkiye’de geliştirmeyi ve bu alanlarda Türkiye’nin rekabet gücünü artırmayı hedefleyen Merkez, güneş enerjisinin çevre ve toplum çıkarları doğrultusunda en verimli biçimde kullanılması ve uygulanması yönünde yöntemler geliştirerek toplumun ve sanayinin hizmetine sunmayı amaçlıyor.Kaynak: www.ntvmsnbc.com

30 Eylül 2009 Çarşamba

3. köprü çözüm değil

3. Köprü çözüm değil, İstanbul sahipsiz diyenler söyleyenler yüksetiyor. Yeni kurulan bir blogda 3. köprüye karşı gelişen harekete dair bilgileri bulabilirsiniz. www.ucuncukoprucozumdegil.blogspot.com
Mimarların, mühendislerin, şehir planlamacılarının ve en önemlisi İstanbulluların karşı çıktığı, şehir trafiğini daha da kötü hale getireceği kesin olarak hesaplanan, İstanbul'un son ormanlarını, su havzalarını, hayvanların barındığı son doğal ortamı yok edecek olan 3. köprüye karşı harekete geçiyoruz.Şimdi dinlediğimiz yalanlar, 2. köprü yapılırken de söylenmişti. İstanbul'un trafik sorunu çözülecekti, 1. köprüdeki trafik rahatlayacaktı, transit geçişler için yapılacaktı, bağlantı yolları şehir dışında olacak ve böylece ormanlara ve su havzalarına zarar gelmeyecekti, vb. Öyle mi oldu? HAYIR! Bu yalanları unuttuk mu? HAYIR! 2. köprü yapıldı ve otomotivciler, petrolcüler ve talancılar ceplerini doldurdu. Buna karşın ormanlar zarar gördü, hayvanlar doğal barınaklarından oldu, su havzaları yapılarla doldu. Ve İstanbullular her gün saatlerini eziyet içinde trafikte geçirmeye devam ediyor. Zamanımız, gücümüz ve paramız havaya uçuyor...Aynı oyunun yeniden oynanmasına izin vermeyeceğiz. Bu yalanlara artık kanmıyoruz!Bir zamanlar "3. köprü İstanbul için cinayettir" diyen R.Tayyip Erdoğan, şimdi projenin arkasındaki 2-3 kişiden birisi. Kukla gibi oynattığı Kadir Topbaş, İstanbul'u ve İstanbulluları savunacağına helikopterle başbakana şehri pazarlıyor. Bizim şehrimizi!Gel sen de destek ver bize, şehrimizin pazarlanmasına dur diyelim. İstanbul'umuza ve doğasına sahip çıkalım. Çözümün kaliteli toplu taşımada, metroda, deniz yolunda olduğunu söyleyelim.Birlikte olursak, sesimiz daha gür çıkar!Birlikte olursak, bu cinayete dur diyebiliriz!
www.ucuncukoprucozumdegil.blogspot.com
Yeşiller Partisi
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...