20 Kasım 2014 Perşembe

Kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor

TEMA Vakfı her yıl düzenlediği Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleriyle erozyonla mücadelenin, ağaçlandırmanın ve doğal varlıkları korumanın öneminin altını çiziyor. Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. TEMA Vakfı Erozyonla Mücadele Haftası’nın 2014 yılı temasını “Su ve Kuraklık” olarak belirledi ve tüm Türkiye'de temsilci ve gönüllü sorumlularının katılımıyla hafta boyunca düzenlenen Toprağa Saygı Yürüyüşleri'nde kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmeyi hedefliyor.

TEMA Vakfı 17-23 Kasım tarihleri arasında düzenlediği Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleriyle erozyon, su ve kuraklık konusuna dikkat çekiyor. Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında tüm Türkiye'de TEMA Vakfı temsilcileri ve gönüllü sorumluları tarafından gerçekleştirilen Toprağa Saygı Yürüyüşleri ile doğal varlıkların korunması için harekete geçme çağrısında bulunuluyor. TEMA Vakfı, su varlıklarının korunması, kuraklık ve erozyonla mücadele edilmesinin devlet politikalarında mutlaka yer alması gerektiğini vurguluyor.

Erozyonla Mücadele Haftası'na ilişkin konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, çöl gibi aşırı kurak bölgeler dâhil edilmediğinde, Dünya'daki kara parçalarının yüzde 40'ının kurak alanlardan oluştuğunu belirtti. Kuraklığın dünyada 4 milyar hektardan fazla alanı ve 1,4 milyar insanın hayatını tehdit eder hale geldiğini aktaran Ataç, Dünya'da erozyon sebebiyle 110 ülkenin çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Aynı alanda iklim değişikliğine bağlı kuraklık, çölleşme ve ani hava olayları ile birlikte şiddetli erozyon görülmeye başladığını söyleyen Ataç, Türkiye tarım alanlarının yüzde 59’unun erozyon alanı olması göz önünde bulundurulduğunda, tehdidin çok tehlikeli boyutlara gelebileceğinin altını çizdi.
 
Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında 19 Kasım Çarşamba Günü TEMA Vakfı temsilcileri Sapanca Gölü'nü ziyaret ederek incelemeler yaptı. TEMA Vakfı ekibi Sapanca Gölü ve çevresinde bulunan toprakları erozyon, su ve kuraklık çerçevesinde inceleyerek değerlendirmelerde bulundu. Sürdürülebilir bir yaşam için su varlıklarının gözetilmesi, erozyon ve kuraklıkla mücadele edilmesinin önemi vurgulandı.
Konuyla ilgili bilgiler veren TEMA Vakfı Sakarya İl Temsilcisi Mahnaz Gümrükçüoğlu, Mayıs 2013 tarihinden itibaren Sapanca Gölü su seviyesinin inişe geçtiğine dikkat çekti. Sapanca Gölü’nden çekilen su miktarının yanı sıra havzadaki dereleri besleyen yer altı suyunun kontrol edilmesi ve korunması gerektiğini söyledi. Gümrükçüoğlu, entegre havza yönetiminin önemine dikkat çekerek, Sapanca Havzası’nı besleyen derelere akım gözlem istasyonları ile bölgeye meteorolojik istasyonlar kurulması gerektiğini dile getirdi. Gümrükçüoğlu, iklim değişikliğine bağlı kuraklıklarda artış beklendiğini, bu nedenle Türkiye’nin doğal varlıklarının bütüncül ekosistem yaklaşımıyla korunması gerektiğini söyledi.


Erozyon, su ve kuraklık
  • Erozyon, arazi yüzeyinin koruyucu bitki örtüsünden yoksun bulunduğu bölgelerde sıklıkla görülüyor. Erozyona en hassas araziler, bitki örtüsünden en yoksun alanlar olan tarım arazileridir. Dünyada tarım arazilerinin yıllık ortalama 24 milyar tonu, erozyon sebebi ile yok oluyor.

  • Tarım alanlarımızın yüzde 59'unda, meralarımızın yüzde 64'ünde ve orman varlığımızın yüzde 54'ünde erozyon yaşanıyor. En yaygın ve etkili erozyon türü olan su erozyonuna Türkiye topraklarının yüzde 90'ı maruz kalıyor.

  • Toprak ekosisteminin en hayati kısmı, toprağın üst kısmıdır. Çünkü bitki beslenmesinde büyük önemi olan organik maddenin biriktiği, ayrıştığı ve su ile birlikte bitkinin köklerine ulaştığı yer burası.

  • Türkiye her yıl ortalama 1mm, 10 yılda 1 cm toprak kaybediyor. 1 cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 ile 1000 yıl arasında bir süre gerekiyor.

  • Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. Türkiye, tatlı suyunun yüzde 70'ini tarımsal üretimde kullanıyor. Bu suyun yüzde 80'ini tasarruflu olmayan vahşi sulama sistemleri ile tüketiyor. Yüksek oranda su kullanımı nedeniyle topraklarımız tuzlanıyor ve su varlıklarımız hızla azalıyor.

  • Su varlıklarının sürdürülebilir olmayan kullanımı ve iklim değişikliği gibi insan faaliyetinden kaynaklı etkiler hem kuraklığın sıklığını ve şiddetini artırıyor hem de yağış rejimlerini değiştirerek ani yağışların artmasına neden oluyor. Kuraklık, toprağın yani toprak içindeki yaşamsal döngünün bozulmasına neden oluyor. Bozulan toprak, erozyona karşı daha hassas hale geliyor. Ani yağışlar ise, toprağın su erozyonu ile akıp gitmesine neden oluyor. Bitki örtüsünün zayıf olduğu alanlarda ise daha fazla su erozyonu yaşanıyor.


Türkiye Çöl Olmasın!                                                                                                                      TEMA Vakfı


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...