2 Ağustos 2012 Perşembe

EKO IQ'nun 20. sayısı çıktı

İÇİNDEKİLER

Patrick Holden: “Doğadan Kopunca Mutlu mu Olduk?”

Hayatı boyunca çocukluk anılarını kovalayan Patrick Holden 1970’lerin ortalarından itibaren organik üretim üzerine çalışıyor. Sürdürülebilir Gıda Girişimi’nin kurucuları arasında da bulunan Holden, Heinrich Böll Vakfı’nın Yeşil Salon Toplantısı’nda bir konuşma yapmak için İstanbul’a geldi.

Dosya: Rio+20’nin Ardından
İstediğimiz Gelecek, İstersek Gelecek
İste(me)diğimiz Gelecek
Rio’ya dünyanın dört bir yanından gelen 50 bin insan, iklim ve çevre sorunlarına çare bulmaya ve yeni bir medeniyet anlayışı kurmaya çalışıyordu. Eurosolar’dan Sabite Müftügil Cesur kendi tanıklığını anlatıyor.
“Mimar Sinan, Selimiye’yi Neden Taştan Yaptı?”
Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Nimet Öztank, doğal taş kullanımının yeşil binalar açısından son derece önemli olduğunu vurguluyor.
“Yalın Farkıyla Yeşile Yatırım Yapılabilir”
Yalın Düşünce’nin yaratıcılarından James Womack, “Yalın Düşünce size doğrudan yeşili getirmez ama bir sonraki adımda yeşil teknolojilere geçebilmenizi sağlar” diyor.
SPREAD der ki! Bize Yeni Bir Hayat Lazım
Avrupa’daki ekonomik kriz derinleşecek. Merkezi yapıların hantallığı hepten ortaya çıkacak ama müsterih olun vatandaş uyumayacak.
İnsanın Çevre Hakkından Doğanın Haklarına
Tam da yeni bir anayasa yazmanın eşiğindeyken “Doğanın Hakları”nı konuşmanın tam zamanı değil mi?
Çamların Gölgesinde Yeşil Bir Şehir: Curitiba
2010 yılında Dünya Sürdürülebilir Şehir Ödülü’nü kazanan Curitiba’yı, ünlü Reader’s Digest dergisi Brezilya’nın en yaşanılası şehri seçti. Curitiba’nın bu başarısının altında 40 yılı aşkın bir emek var. Bakanlığa Açık Mektup: Yok Sayılan Geleneksel Ürünlerimiz
Toprak Ana Organizasyonu sözcüsü Cem Birder, AB Uyum Paketi çerçevesinde Geleneksel Köy Ürünlerinin ciddi bir sekteye uğrama ihtimali olduğunu söylüyor.
Mutluluk, Korku ve Kurban Üçgeninde HASAT
Hasat, toprakta didinip duran milyonlarca insan için bir ölüm-kalım meselesidir. Kötü giden hasat, aç çocuklar demektir. Aç çocuklar da kaosa yol açabilir. Heyzen Ateş, William Golding’den Stephen King’e ve John Steinbeck’e uzanan bir çizginin izini sürüyor.

Büyük kitap zincirlerinde, gazete ve dergi bayilerinde satışa sunulan EKOIQ, ayrıca internette, www.idefix.com , www.kitapyurdu.com ve www.hepsiburada.com adreslerinden de temin edilebiliyor


30 Temmuz 2012 Pazartesi

Sultan Sazlığı Yaşıyor mu?

 Anadolu’nun kurutulan göllerine dikkat çekmek için Burdur Gölü’nden bisikletleriyle yola çıkan Suyun İzinde ekibi Ramsar sözleşmesince korunan 13 sulak alandan biri olan Sultan Sazlığı’na ulaştı. Havzalar arası su transferi ile alana su verilmesinin yanlış olduğu, Sazlığı kurutan drenaj kanallarının kapatılmadığı, alanda otlatma baskısı olduğu ve alanı besleyen Yay, Çöl ve Sobe göllerinin tamamıyla kurutulduğu belirlendi. Suyun İzinde ekibi bisiklet yolculuklarının "Göller" bölümünü  4 Ağustos 2012 Cumartesi günü Ankara'da Eymir Gölü'nden kuracakları "Kurutulan Göller Kampı"nda sonlandırıyor.


Suyun İzinde ekibinden orman mühendisi Fatih Taşkıran, Sultan Sazlığı'ndaki sorunları şöyle aktarıyor:  Anadolu’da Ramsar sözleşmesince korunan 13 alandan bir tanesi, 1. Dereceden doğal sit alanı ve tabiatı koruma alanı gibi koruma statüleri olan Sultan Sazlığı aynı zamanda önemli doğa alanı (ÖDA) ve önemli kuş alanı (ÖKA) olarak 301 kuş türü ve 428 bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Tatlı ve tuzlu suyu bir arada bulunduran nadir ekosistemlerden biri olan Sultan Sazlığı, Avrupa ve Asya üzerinden Afrika’ya giden göçmen kuşların göç yollarının kesiştiği bölgede yer alıyor. Nesli tehlike altında olan türler için üreme, beslenme ve konaklama alanı olan Sultan Sazlığı’nda 1940 yılında tarım alanı açmak ve sıtma ile mücadele için drenaj kanalları açılarak başlatılan kurutma çalışmaları 1970’lere kadar devam etmiş.1940’lı yıllardan beri alanda açılmış drenaj kanalları yer altı su seviyesinin düşmesine neden olmasına rağmen bu kanallar hala kapatılmadı. Sazlığı besleyen akarsular üzerine 1967 yılında Akköy, 1978 yılında da Kovalı ve Ağcaşar barajları kurularak bu önemli sulak kaderine terk edildi.
Sulak alanların korunması için uluslar arası sözleşmeler, anayasa, kanunlar  ve yönetmelikler olmasına rağmen alanları korumak için somut adımlar atılmamış ya da havzalar arası su transferi gibi yanlış uygulamalarla yetinilmiş. Hukuki mevzuattaki çelişkiler ve alanın yönetiminde söz sahibi kurumlar arasındaki eş güdümsüzlük alanın aleyhinde kullanılmış. Örneğin 1993 yılından önce planlanan Develi Kapalı Havzası Sulaması Projesi ÇED yönetmeliği kapsamı dışında tutuluyor. Sulak alanlarda ve alanların bulunduğu havzalarda uygulanacak politikalarda alanın korunmasına öncelik verilmeli ve alanda yaşayan yöre halkı için alternatif geçim kaynaklarının yaratılması teşvik edilmelidir. Sultan sazlığının bulunduğu Develi kapalı havzası da doğa turizmi(dağcılık, foto safari, kuş gözlemciliği gibi) ve organik tarım gibi alternatif geçim olanakları için önemli bir potansiyel taşımasına rağmen bölgede sulu tarım ve büyükbaş hayvancılığın teşvik edilmesi alan üzerindeki baskıyı arttırmıştır.
Sultan Sazlığı’na su getirilmesi bahanesiyle Seyhan havzasında yer alan Zamantı Nehri’nden 2009 yılında 11 km’lik bir tünel ile getirilen suyun da büyük bir bölümü Develi ovasında tarımsal sulama amacıyla kullanılmaktadır. Taşıma su ile değirmen dönmeyeceği gibi Seyhan havzasından su transfer edilmesi Çukurova’da bulunan ve Ramsar sözleşmesince korunan Yumurtalık Lagünleri ve Akyatan Gölü’nü de olumsuz etkileyecektir. Karar mercileri “sözde” sulak alanları korumak için bütünleşik havza yaklaşımı yerine havzalar arası su transferi yaparak Anadolu doğasında kalıcı tahribatlara neden olmaktan vazgeçmelidirler.
1986’da yılından beri Ovaçiftlikköy’de turizm işletmeciliği yapan Atalay Atasoy, tamamen kurutulmuş olan sazlığa suyun ve beraberinde kuşların gelmiş olmasının sevindirici olduğunu belirtti. Sultan Sazlığı’nın yaşadığı süreçlere tanıklık etmiş olan Atasoy alanın mevcut doğa turizmi potansiyelinin değerlendirilmediğine dikkat çekti. Kendi olanaklarıyla alana gelen turistlere rehberlik yaptıklarını vurgulayan Atasoy, alanda yıl boyunca 260’dan fazla kuş türünü gözlemenin mümkün olduğunu belirterek Türkiye’deki kuş gözlemcilerini, yaban hayatı fotoğrafçılarını ve doğaseverleri alana davet ediyor.
İletişim için:
Fatih Taşkıran     5056445255
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...