stk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
stk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Şubat 2013 Çarşamba

Tabiatı Koruma Kanun Tasarısı TBMM Gündemi’nden Geri Çekilsin


Önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı’na karşı Tabiat Kanunu İzleme Girişimi’nin başlattığı imza kampanyasına katılan yaklaşık 30.000 kişi, Kanun Tasarısı’nın TBMM Gündemi’nden geri çekilmesini talep ediyor.

Getirdiği düzenlemelerle doğayı korumaktan çok kullanmayı amaçlayan, Doğal Sitleri kaldıran, üstün kamu yararı gerekçesiyle mevcut korunan alanların yatırıma açılmasına olanak tanıyan, korunan alanların ilanında ve yönetiminde Bakanlık dışında hiçbir kişi ve kuruma söz hakkı tanımayan ve katılımcılıktan uzak bir anlayışıyla hazırlanan Kanun Tasarısı, Türkiye’nin doğasını tehdit ediyor.

Çevre ve doğa koruma konusunda çalışan 86 sivil toplum kuruluşu tarafından oluşturulan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, ülkemizde biyolojik çeşitliliğin ve doğanın daha etkili korunması için kurumsal ve yasal çerçeve oluşturmak amacını taşıyan Kanun Tasarısı’nın yaklaşık 10 yıldır hazırlanmakta olduğuna ve süreç içerisinde beş kez değiştirildiğine dikkat çekiyor. Tabiat Kanunu İzleme Girişimi, Kanun Tasarısı’nın mevcut haliyle TBMM’den geçmesi durumunda, ülkemizdeki ormanların, sulak alanların, kıyıların ve bütün diğer doğal alanların geri dönüşü olmayacak tahribatlara karşı savunmasız kalacağından büyük endişe duyduğunu belirtiyor. Tabiat Kanunu İzleme Girişimi tarafından change.org üzerinde dağcı, fotoğrafçı ve gezgin Nasuh Mahruki’nin çağrısıyla başlatılan imza kampanyasına, bir hafta içinde Türkiye’nin dört bir yanından yaklaşık 30.000 kişi katıldı.
Konuyla ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini dikkate almadan ve katılımcılıktan uzak bir anlayışla hazırlanan Kanun Tasarısı, ülkemizde bugüne kadar ilan edilmiş bütün korunan alanları yeniden değerlendirecek. Doğaseverler, yeniden değerlendirme sürecinde birçok alanın mevcut koruma statüsünü kaybedeceğinden kaygı duyuyor. Bununla birlikte, Kanun Tasarısı “Doğal Sit” statüsünü ortadan kaldırıyor. Kanun Tasarısı’nda bahsi geçen “üstün kamu yararı” ifadesi ise tartışmalı bir konu olarak değerlendiriliyor. Tasarı, üstün kamu yararı gerekçesiyle korunan alanların yatırıma açılabileceğini belirtiyor. “Üstün kamu yararı” ise açıkça tanımlanmamış durumda. Bu durumda, örneğin otoyol, enerji yatırımı ya da sanayi tesisinin bir milli park içerisinde veya milli parkı doğrudan etkileyecek bir bölgede, üstün kamu yararı gerekçe gösterilerek yapılması mümkün olabilecek. Bütün bu sakıncalarının yanı sıra Kanun Tasarısı, Milli Parklar Kanunu’nu yürürlükten kaldırıyor. Ülkemizde doğa koruma konusundaki en önemli yasal düzenlemeler arasında yer alan 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması, zaten ciddi baskılarla karşı karşıya kalan Milli Park alanlarımızı olumsuz biçimde etkileyecektir.
Change.org/tabiatkanunu
Twitter: @tabiatkanunu
Facebook: Facebook/TabiatKanunuİzlemeGirisimi
Bilgi için: Tabiat Kanunu İzleme Girişimi Sözcüsü Hüsrev Özkara 0533 394 47 11

1 Şubat 2013 Cuma

Yaklaşık 200 Ton İlaçlı Suyun Eğirdir Gölü’ne Ulaşması Engellendi


WWF-Türkiye 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde Eğirdir Gölü’nde gerçekleştirdiği örnek uygulamaların sonuçlarına dikkat çekiyor. Siemens Ev Aletleri ile işbirliği içerisinde Eğirdir Gölü çevresinde iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve Göl’ün su kalitesinin iyileştirilmesi için devam eden pilot çalışmaların sonuçları umut verici.  

2008’den bu yana devam eden ve 2012 yılı itibarıyla ikinci aşaması başlayan Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat Projesi kapsamında, Göl’ün üzerindeki kirlilik baskısının başlıca nedeni zirali ilaç kullanımı olarak belirlendi. Bu doğrultuda Esinyurt pilot köy olarak seçildi ve 50 dekarlık elma tarlalarında örnek uygulama gerçekleştirildi. Kurulan bilgisayarlı hava tahmin ve erken uyarı cihazı ve tarımsal zararlılarla biyoteknik mücadele yöntemlerinden olan feromon çubukları sayesinde Göl çevresindeki aşırı tarımsal ilaç kullanımının azaltılması hedefleniyor. Bütün bu çalışmaların yanı sıra bölgede yaşayan çiftçilere, kadınlara ve çocuklara suyun önemi, akılcı kullanımı ve korunması konusunda kapsamlı eğitimler düzenleniyor.

2012 yılında gerçekleştirilen bu çalışmalar kapsamında erken uyarı sistemi ile 150 ton,  biyoteknik mücadele yöntemleriyle de 45 ton olmak üzere toplam 195 ton ilaçlı suyun Eğirdir Gölü’ne, yeraltı sularına ve toprağa karışması engellendi. Ayrıca feromon çubuğu ile desteklenen tarlalarda, elmadaki kurtlanma oranının 6,5 ila 10 kat azaldığı ve bunun genel verime %10’luk bir artış olarak yansıdığı görüldü.

2013 Mart ayı itibarıyla 500 dekara çıkarılacak olan pilot çalışma kapsamında toprak ve su tahlilleri yapılarak Eğirdir Gölü’nde iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırma çalışmaları devam edecek. Uygulama Gelendost ilçesinde yaygınlaştırıldığı takdirde her yıl yaklaşık 16.125 ton ilaçlı suyun doğal kaynaklara karışmasının engelleneceği öngörülüyor.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak “Bugün 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü ve ülkemizde birçok sulak alanda kuruma ve kirlilik başta olmak üzere çeşitli sorunlar yaşanıyor. Ülkemizin en büyük ikinci tatlı su gölü ve uluslararası öneme sahip bir sulak alan olan Eğirdir Gölü de bu sorunlarla karşı karşıya. Göl’ün sorunlarına kalıcı çözümler üretmek için ilgili paydaşların desteği ile 2008 yılından bu yana çalışıyoruz. Projemiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz uygulamaların sonuçları, Göl’ün su kalitesinin iyileştirilmesi ve Türkiye’nin elma üretiminin %20’sini karşılayan bu bölgede tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından son derece umut verici. Yaptığımız pilot uygulamalar, Göl’e ulaşan tarım kaynaklı kirliliğin %40’ı aşan oranda azaltılmasının mümkün olacağını gösteriyor. Bu doğrultuda pilot uygulamalarımızı yaygınlaştırarak, potansiyel bir Ramsar Alanı olan Eğirdir Gölü’nde su kalitesinin iyileştirilmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Daha Fazla Bilgi için:
Berivan Dural, İletişim Yönetmeni, WWF-Türkiye

30 Kasım 2012 Cuma

Kentlerde Yeşil Ulaşım


Bu yıl üçüncüsü yapılacak Yeşil Ekonomi Konferansı’nda kentlerdeki ulaşım politikaları tartışmaya açılıyor. Heinrich Böll Stiftung Derneğitarafından düzenlenen, "Kentlerde Yeşil Ulaşım" başlıklı konferansta toplu taşımacılığın kent içi ulaşımdaki rolünden bisiklet yollarına, kadınların, LGBT bireylerin ve engellilerin ulaşım araçlarına erişimde yaşadıkları zorluklardan ulaşımda yakıt konusuna kadar birçok konu uzmanlar tarafından değerlendirilecek. İstanbul Teknik Üniversitesi, Maçka Kampüsü Sosyal Tesisleri'nde gerçekleşecek Kentlerde Yeşil Ulaşım Konferansı'nda, Karadeniz Sahil Yolu'nu ele alan "Son Kumsal" adlı belgesel de gösterilecek. 

 3 Aralık 2012 tarihinde İstanbul'da düzenlenecek konferansın programı aşağıda.Konferans ücretsiz ve Türkçe-İngilizce eş zamanlı çeviri var.

PROGRAM
09:00 Kayıt
09:30 Açılış konuşması
Dr. Ulrike Dufner - Heinrich Böll Stiftung Derneği

1. OTURUM – Kentlerde sürdürülebilir ulaşım politikaları

09:40 Ana konuşmacı:
Prof. Dr. H. Murat Çelik – İzmir YTE, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi
10:05 Soru-Cevap
10:30 Çay molası

10:45 Yeşil ulaşımın unsurları (Moderatör: Özgür Gürbüz )
Raylı sistemlerin kentiçi ulaşımdaki rolü - Yrd. Doç Dr. Ela Babalık Sutcliffe (ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü)
Karbonsuz bir ulaşım politikası - Önder Algedik (350 Ankara Aktivisti, İklim ve Enerji Danışmanı)
Ulaşım Yatırımlarının Sosyo-Ekonomik Faydaları - Araştırma Gör. Eda Beyazıt (İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü)
11:45 Soru-Cevap
12:15 Yemek arası

2. OTURUM – Yeşil ulaşım örnekleri ve sorunlar

13:30 Belediyeler ve projeler (Moderatör: Barış Erdoğan)
Antalya Bisikletle Bütünleşik Ulaşım - Sevcan Atalay (Antalya Büyükşehir Belediyesi,
Ulaşım Planlama ve Raylı Sistem Dairesi Başkanlığı)
Yalova’da Organik Ulaşım - Mehmet Nuray Tozlu (Yalova  Belediyesi Ulaşım Hizmetleri Müdürü)
Yavaş Şehirler ve Ulaşım - Prof. Dr. Rıdvan Yurtseven (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi-Cittaslow Türkiye Danışma Kurulu Koordinatörü)
14:30 Soru-Cevap
15:00 Çay molası

15:15 Kentlerde ulaşım ve insanlar (Moderatör: Ulrike Dufner)
İstanbul’un tarihi yarımadası ve yayalar - Sibel Bulay (Embarq Türkiye, Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi)
Engellilerin ulaşım araçlarına erişimi - Yrd. Doç. Dr. Nilgün Camkesen (Bahçeşehir Üniversitesi, UYGAR Merkezi)
Toplumsal cinsiyet temelinde ulaşım hakkı - Tuğba Özay Baki (İstanbul Feminist Kolektif)
Kentlerde iki teker- Aydan Çelik (Bisiklet Yazarı ve Tasarımcısı)
16:15 Soru-Cevap
16:45 Çay molası

17:00-Ulaşımda yakıt sorunu (Moderatör:Senem Gençer)
Kentiçi ulaşımda hidrojen enerjisi – Dr. Fazıl Serincan (UNIDO-ICHET)
Temiz araçlar ve yakıt – Jonas Ericson (Stockholm Şehri-Temiz Araçlar Bölümü)
17:30 Soru-Cevap
18:00 Çay molası

18:15 Film gösterimi: Son Kumsal(The Shore)

Yönetmen: Rüya Arzu Köksal
Filmin özeti: Güzel bir yaz günü, Vakfıkebir kasabasının Dutluk plajında neşeyle bağrışan çocuklar, top oynayan, horon tepen gençler, güneşlenenler, yüzenler. Bir kaç yüz metre uzakta, onlarca kamyonun sahile boca ettiği kayaları denize dolduran iş makinaları. Koyun diğer ucunda ise otoyolu yine aynı dalgalardan korumak için yapılan dalgakıran inşaatları. Doğal limanların ve balıkçı barınaklarının otoyol yapımı yüzünden yok olmasıyla kendilerine yeni yerler arayan balıkçıların takalarını karayoluyla taşımaları ve trajikomik öyküleri... Karadeniz halkının, yol yapma bahanesiyle denizinden koparılmasının hikâyesi.

15 Ekim 2012 Pazartesi

GDO hukuku gelişiyor, farkındalık artıyor


İnsan ve çevre sağlığına etkileri açısından tüm dünyada büyük tartışmalar yaratan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), gerek mevzuat tartışmaları gerekse gıda güvenliği açısından bir süredir ülke gündeminde yer tutuyor.  Ekolojik Yaşam Derneği Bursa’da 6-7 Ekim 2012’de “GDO’ların Sosyal ve Hukuksal Boyutu” başlıklı bir çalıştay düzenledi. BM Küçük Destek Programı Türkiye tarafından desteklenen ve Betam, Greenpeace,Ekoloji Kolektifi, Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi, ZMO ve GDO’ya Hayır Platformu’nun da partnerleri arasında olduğu çalıştayda GDO’lara karşı sosyal örgütlenmeler ve Biyogüvenlik Hukuku tartışıldı. Çalıştayın ilk günü GDO konusunda faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri, bilim insanları, hukukçular ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcileri ve Biyogüvenlik Kurulu başkanı 2 panelde bir araya geldiler. Tartışmaların ana başlıkları GDO’ların kontrol ve denetimi, kamuoyunun farkındalığı ve GDO’lara karşı tepkisi ve gelişmekte olan GDO hukukunun ilkeleriydi.

GDO’da mevcut durum ve gelişen biyogüvenlik hukuku

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilisi Mehmet Çobanoğlu, Türkiye’de GDO’lar konusunda mevcut durumu ve kontrolü başlıklı sunumunda soya, mısır, pamuk, kanola, papaya, domates, şeker pancarı, çeltik ve patatesin GDO açısından  riskli ürünler olarak nitelendirildiğini ve ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, AB Ülkeleri, Geney  Afrika, Rusya, Ukrayna’dan bu ürünler ithal ediliyorsa yüzde yüzünün analiz edildiğini belirtti. Son dönemde yapılan kontrollerde 2012 Ocak-Haziran arası 5426 gıda analizinde 51, 767 tohum analizinde ise 26 gdolu ürüne rastlandığını belirtti. Biyogüvenlik Kurulu başkanı Prof. Dr Hakan Yardımcı, Prof.Seralini ve arkadaşlarının Food and Toxicology dergisinde yayınladıkları ve GDO-kanser ilişkisini kanıtlayan bilimsel makaleyi kurulda tartışmaya aldıklarını belirtti.
Sivil toplum temsilcileri GD ürünlerin risk değerlendirilmelerinin nasıl yapıldığını,değerlendirme sürecinin yeterince şeffaf olmadığı konusunda eleştirilerini ilettiler. GDO’ya Hayır Platformu’ndan Av.Emre Baturay Altınok, GD gıda ve yem başvurularını şirketler yerine şirketlerin kurdukları dernek ve federasyonların yaptıklarını, bunun da hukukta bir yeri olmadğını vurguladı. Ayrıca ihtiyat ilkesinin önemli bir ayağının da sağlıklı bilgiye erişim hakkı olduğunu ve yurttaşların Biyogüvenlik Kurulu’nun GDO’ları değerlendiren yaptığı tartışmalarışeffaf bir şekilde ulaşabilmeleri gerektiğini belirtti.  Melikşah Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Başözen, GDO’lar konusunda  bir hukukun gelişmesindeki zorluğun bu ürünlerin canlı sağlığına ne zaman ve nasıl etki edeceğinin tam bilinmemesi olduğunu ve GDO’dan zarar gören bir tüketicinin Tüketici Mahkemesi’nde,Ticaret Mahkemesi’nde ya da İdari Mahkeme’de dava açabileceğini, çevre ve tüketici örgütlerinin de topluluk davası açabileceğini belirtti.

GDO’lara karşı toplumsal muhalefet

Türkiye’de 2004 yılında başlayan GDO karşıtı hareket, Yeryüzü Dostları’nın Avrupa’daki Canavar Domates Kampanyası’nı çevre, üretici ve tüketici örgüterinin bir araya gelmesiyle 15 ilde gerçekleştirilmiş, topladığı 100 bin imzayı TBMM’ye ileterek GDO’ların yasaklanmasını talep etmişti. Çalıştayda gdo karşıtı hareketin aktörleri, talepleri, kullandığı söylemler, mücadele araçları ve uluslararası bağlantıları ele alındı. Son yıllarda artan gıda aktivizminin bir sonucu olarak belirli bir farkındalık yaratıldığı, tüketicilerin gıdalarını ve tarımsal üretimi sorgulamaya başladıklarını ve GDO’lara insan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri, tohumun patentlenmesi, tüketicinin bilgilenme hakkının ve küçük çiftçinin tohumu saklama hakkının elinden alınmasına yol açtığı için karşı durduğu ifade edildi.Panelistler son yıllarda yaptıkları kamuoyu araştırmalarından örnekler vererek toplumun dörtte üçünden fazlasının GDO’lar hakkında bilgi sahibi olduğu ve % 82 oranında da GDO’lara karşı olduğunu ifade ettiler. Muğla  Üniversitesi’nden Doç.Dr. Özdemir’in Tübitak desteğiyle yaptığı araştırma, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin Türkiye’nin 3 bölgesinde gerçekleştirdiği GDO farkındalığı araştırması ve Greenpeace’in kamuoyu anketi benzer sonuçları göstermesi açısından anlamlıydı. Çalıştayın ikinci günü sivil toplum örgütleri,meslek odaları ve baroların temsilcileri, GDO’ya Hayır Plaformu’nun bileşen örgüt temsilcileri ve aktivistlerinin katılımıyla  ilk günkü tartışmalar ışığında mevcut sorunların çözümü için ortak çalışmalar ve kampanya düzenleme imkanları tartışıldı.

2010 yılında çıkarılan Biyogüvenlik Kanunu ile birlikte Türkiye’de GDO’ların ekimine yasak getirilirken ithalat izni Biyogüvenlik Kurulu’nun risk ve sosyo-ekonomik değerlendirmesine bağlı kılındı. Öte yandan yasa çıkana kadar çeşitli yönetmeliklerle verilen izinler sonucu genetiği değiştirilmiş 32 çeşit gıdada ve yem bitkisi 6 ay boyunca yoğun bir şekilde girdi ve denetim ve kontrolü mümkün olmadı. Son olarak  genetiği değiştirilmiş 3 soya ve 16 mısır çeşidine ithalat izni verilmiş ve bu yemlere etiketleme zorunluluğu getirilmiş, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu ise gıda amaçlı 29 GDO’lu genle ilgili başvurusunu oluşan toplumsal tepki yüzünden geri çekmişti. Genetiği değiştirilmiş ve yem olarak kullanılacak 3 kolza ve bir şekerpancı çeşidiyle ethanol olarak kullanılacak 22 çeşit GD mısırın başvurusu yolda. Denetimlerde yasak olmasına rağmen GDO’lu gıda ve yem kullanan şirketlere karşı devletin açtığı davalar devam ediyor. Davaların sonuçlarına göre bu şirketlerin isimleri kamuoyuna açıklanabilir.

Dr.Barış Gençer Baykan
Bahçeşehir Üniversitesi- Betam

Lüfer Bayramı


2. İstanbul Lüfer Bayramı 19 - 21 Ekim tarihleri arasında düzenleniyor. Bayramda bu yıl çocuklar için etkinlikler, gençler için projeler, kayıt tutmanın keyfini bilenler için bir atölye, avcılar için bir yarışma, sektörün tartışmalarını gündeme taşıyan bir panel ve “balıklı filmler” festivali var. Programın detayları için http://www.fikirsahibidamaklar.org/lufer-bayrami-2012/program.html

26 Eylül 2012 Çarşamba

GDO'ların Sosyal ve Hukuksal Boyutu


6-7 Ekim 2012,Bursa

PROGRAM

6 Ekim 2012  (Cumartesi)
10:00 Basın Açıklaması
10:00 - 11:00 Açılış Konuşmaları
11:00 - 18:30 PANELLER
18:30 Kokteyl

Yer: KONAK KÜLTÜR EVİ

7 Ekim 2012 (Pazar)
10:00-14:00 ÇALIŞTAY

Yer: NİLÜFER KENT KONSEYİ Toplantı Salonu

Sekseni aşkın kurumsal bileşeni, binlerce üyesi olan GDO’ya Hayır Platformu’nun kurucu üyelerinden birisi olan EKODER, Tarımsal Biyoteknoloji ürünü olan Transgenik Bitki ve Tohumları Türkiye kamuoyuna  tanıtan  , kamuoyu nezdinde  GDO tartışmalarını önemli ve öncelikli gündem maddesi yapan kurumlardandır. 2004 yılından bu yana Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ile ilgili pek çok kampanya ve etkinlikte fiili olarak yer almış, önemli savunuculuk faaliyetleri gerçekleştirmiştir.
Bu alanda yapılan farkındalık ve savunuculuk çalışmalarının yanı sıra hukuksal boyutta yürütülen çalışmalarda kazanılan haklar ve uygulamaların derlenmesi ve bir envanter çıkarılması önem arz etmektedir. Uzmanların, hukukçuların ve sivil toplum kuruluşu çalışanlarının bir araya gelerek, hukuksal çalışmaların değerlendirilmesi ve deneyim paylaşımında bulunulması,Tarımsal Biyoteknoloji ürünü olan  GDOlu tohum ve gıda maddelerinin sosyal, ekonomik, ekolojik, tarımsal ve sağlık üzerine etkileri konularında yerellerde sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda yurttaş katılımını ve denetimi arttıracak organizasyonlara gidilmesi, bu alanda önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir.
GDO'lar konusunda verilen hukuki mücadelenin ana unsurunu, insan başta olmak üzere canlı sağlığı, tohumda ve tarımda tekelleşme, GDO'ların ekoloji ve biyolojik çeşitlilik üzerine olumsuz etkileri oluşturmaktadır.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların Sosyal ve Hukuksal Boyutu” başlıklı iki günlük etkinlik ile alanda aktif  STKların, bilim insanlarının ,Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcilerinin, Biyogüvenlik Kurulu temsilcilerinin, uzman ve hukukçuların bir araya gelerek şimdiye kadar Türkiye’de yürütülen hukuksal ve sosyal süreç ,tarımsal ve ekonomik etkiler ve Türkiye'deki ve Dünyadaki kamuoyu tepkileri ve sosyal örgütlenmelerin tartışılması amaçlanmaktadır.

6 ve 7 Ekim 2012 tarihlerindeki etkinliğimize katılımınız bizleri onurlandıracaktır.

Saygılarımızla,
Arca Atay
EKODER-Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı


PROGRAM AYRINTILARI

6 Ekim-Cumartesi ;

Çeşitli Üniversiteler, Sivil Toplum Örgütleri, Meslek Odaları ve Barolar yanı sıra Tarım Bakanlığı ve Biyogüvenlik Kurulu temsilcilerinin sunumlarının yapılacağı ve geniş bir perspektiften ele alınacak GDO lar konusunda görüş ve önerilerin kaydedileceği 2 PANEL gerçekleştirilecektir. Panel öncesinde Etkinliğin basın ve kamuoyuna duyurulması amaçlı bir Basın Açıklaması yapılacaktır.

Yer: KONAK KÜLTÜR EVİ
Adres : Konak Mahallesi Yakut Sokak No:2 Nilüfer - BURSA
Telefon : 0 (224) 452 45 00

  9:00-10:00     Kayıt ,Çay Kahve ikramı
           10:00        Basın açıklaması
10:10-10:15      Hoşgeldiniz konuşması (Proje asistanı Ayfer Şahin)
10:15-11:00      Açılış konuşmaları (Sn.Gökhan Günaydın,Sn.Mustafa Bozbey,SGP,EKODER)
11:00-11:15       Kısa Ara (Çay Kahve ikramı)
11:15-13:15       GDO'ların Sosyal ve Hukuki Boyutu Paneli I. Oturum
13:15-14:00      Soru Cevap Serbest Konuşmacılar (Her kişi/kurum için 10 dakika)
14:00-15:00     Öğle arası
15:00-16:00     Kurumların tanıtımları ve konuşmacılar (Her kişi/kurum için 10 dakika)
16:00-18:00     GDO'ların Sosyal ve Hukuki Boyutu Paneli II. Oturum
18:00-18:30     Soru cevap ve Serbest Konuşmacılar (Her kişi/kurum için 10 dakika)
            18:30       Kokteyl          

GDO'LARIN SOSYAL VE HUKUKİ BOYUTU PANELİ  I.OTURUM

Panel Başkanı: Olcay Bingöl /Tohum İzi Derneği
Panelistler :
Dr. Ahmet Aslan
Tarım Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü

Ar. Gör. Burcu Ertunç
Türkiye’nin Üç Bölgesinde GDO Farkındalığı
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi- Betam

Doç. Dr. Ahmet Başözen
Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin Tüketilmesinden Kaynaklanan
Tazminat Davalarında İspat
Melikşah Üniversitesi

Av. Emre Baturay Altınok
Biyogüvenlik Hukuku ve İhtiyat İlkesi
GDO'ya Hayır Platformu

Tarık Nejat Dinç
Yemezler Kampanyası-GDO Anketi Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Greenpeace Akdeniz
GDO'LARIN SOSYAL VE HUKUKİ BOYUTU PANELİ  II.OTURUM

Panel Başkanı: Berin Ertürk /Kibele Kooperatifi
Panelistler :
Prof. Dr. Hakan Yardımcı
GDO'lar ve Biyogüvenlik Kurulu Çalışmaları
Biyogüvenlik Kurul Başkanı

Ar. Gör. Dr. Barış Gençer Baykan
Türkiye’de GDO Karşıtı Hareket
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi- Betam

Av. Fevzi Özlüer
Hukuk Sistemimiz İçinde GDO'lardan Doğan Zarar ve İdarenin Hukuki Sorumluluğunun Yeri
Ekoloji Kolektifi

Turhan Çakar
GDO'ların Tüketici Hakları ve Gıda Egemenliği Açısından Değerlendirilmesi.
Tüketici Dernekleri Federasyonu

Doç. Dr. Oğuz Özdemir
GDO’ların Sosyo-Ekonomik etkileri
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Fen Fakültesi

7 Ekim -Pazar ;

Sivil Toplum Örgütleri, Meslek Odaları ve Baroların temsilcilerinin, GDO'ya Hayır Platformunun bileşen örgüt temsilcileri ve aktivistlerinin katılacağı ÇALIŞTAY gerçekleştirilecektir.Bu çalıştayda
birinci gün yapılan tartışmalar ışığında mevcut sorunların çözümü için ortak çalışmalar, projeler, kampanyalar ve etkinlikler geliştirilmesi hedeflenmektedir.
Çalıştay Moderatörü : Sevgi Mutlu

Yer: NİLÜFER KENT KONSEYİ Toplantı Salonu
Adres :Barış Mah. F.S.M. Bulvarı Lozan Sok. İncir Parkı içi Nilüfer-Bursa
Telefon : 0 (224) 452 32 00 - 452 32 01
 Saat: 10:00 - 14:00

İrtibat:
EKODER-Ekolojik Yaşam Derneği
Demirsubaşı Mah.Gazino Sok. No:22/2 Gemlik-Bursa
Tel: 0 (224) 514 14 69 ve 0(532)427 01 28
www.ekoder.org.tr
arcaatay@gmail.com

Bu Etkinlik "Birleşmiş Milletler Gelişme Programı,GEF Küçük Destek Programı Türkiye" tarafından desteklenmektedir.

21 Eylül 2012 Cuma

Sürdürülebilirlik Raporlarında STK Katılımı


REC (Bölgesel Çevre Merkezi) Türkiye, Hollanda Konsolosluğu Matra Fonu finansal desteğiyle Sürdürülebilir İş için STK Kapasite Geliştirme Programını yürütüyor. Özel sektör tarafından yayımlanan sürdürülebilirlik raporlarının ilgili paydaşlara ulaşarak sivil toplum kuruluşlarının geribildirim vermelerini sağlayacak olan proje kapsamında İstanbul, Ankara ve İzmir’de ücretsiz eğitimler gerçekleştirilecek. Sivil Toplum Kuruluşlarının katılımcı olacağı eğitimler Ekim ve Kasım aylarında gerçekleşecek.

Ayrıntılı bilgi ve ön kayıt için  asli.kurtuluş@rec.org.tr adresine yazabilirsiniz.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

TEMA'dan öğretmenlere ekolojik okuryazarlık eğitimi


Çevre sorunlarının üstesinden gelmenin bir yolunu da çevre eğitimini tabana yaymak ve yaygınlaştırmak. Bundan herkes hemfikir olsa da çabalar her zaman sistematik olmuyor.  Şirketler, STK’lar, bireyler çocuklara çevre eğitimi vermek için okullara koşuyor ama çoğu bilimsellikten uzak bir reklam faaliyeti olarak kalıyor. Öğrencilerden önce eğitimcileri bu konuda eğitmek daha önemli. Milli Eğitim Bakanlığı ve TEMA Vakfı imzaladıkları süresiz bir protokolle 2 yıldır öğretmenlere Ekolojik Okuryazarlık eğitimi veriyorlar. Bu yılki eğitim 6-17 Ağustos 2012 tarihlerinde 24 ilden 40 ilköğretim okulu ve 36 ilden 60 okul öncesi olmak üzere toplam 100 öğretmenin katılımıyla gerçekleşiyor. Eğitimin amacı çocukların doğayla yeniden ilişki kurmalarını sağlayabilecek yolları öğretmenleriyle birlikte keşfetmek. Öğrencilerinin ekolojik olarak sürdürülebilir topluluklar inşa etmek ve bu toplulukların devamlılığını sağlamak için hayati önem taşıyan değerleri, bilgi ve becerileri kazanmalarına yardım edebilmeleri için öğretmenlerle 2 haftalık bir program uygulanıyor.

Eğitime katılmak isteyen adaylar MEB’in öğretmen portalında başvurularını yapıyor. Önce okul müdürleri, sonra il veya ilçe milli eğitim müdürü başvuruları onaylıyor . MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Mesleki Gelişimi Destekleme Grup başkanı Nezir Ünsal açılış konuşmasında öğretmenlerden 1300 civarı başvuru aldıklarını ve adayların eğitime katılmak için kulis faaliyeti bile yürüttüklerini anlattı.  TEMA Vakfı Eğitim Bölümü başkanı Burcu Meltem Arık, 2011 yılındaki ilk eğitimde lise ve ilköğretim öğretmenleri ve müdürleri ile çalıştıklarını ancak bu sene ise bir dil birliği oluşturmak adın katılımı okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinden oluşturduklarını belirtti.
MEB’in bir hizmet içi eğitim olarak planlanan programda sırasında işlenen derslerden bazıları şöyle: Ekolojinin Temel İlkeleri, Toprak Sorunları, Türkiye’nin Doğası ve Biyoçeşitlilik, Toprak Etiği, Permakültür Tasarım İlkeleri,Enerji ve Ekolojik Okuryazarlık, Temel Eğitimde Çevre Eğitimi. Program sadece teorik derslerle sınırlandırılmamış doğa etkinlikleri, atölye çalışmaları ve belgesel gösterimleri ile zenginleştirilmiş.
Öğretmenlere ayrıca Ernst Callenbach’ın Ekoloji Rehberi, David R. Montgomery’nin Toprak’ı, Hikmet Birand’ın Anadolu Manzaraları, Bill Mc Kibben’in Düünya’sı, Halil Güngör’ün Atasözleri ile Tarım, Tuğba Can’ın Meşe Ağacı Olur Musun?’u, WorldWatch’un Dünyanın Durumu 2011 ve EKOIQ, Naturelife ve Bilim Çocuk dergilerinden oluşan bir set veriliyor. Öğretmenlerin aldıkları eğitimi okullarında uygulamaları, seminerler vermeleri ve sınıfta öğrencileriyle gerek oyunlar gerekse kitaplar vasıtasıyla öğrencilerin ekolojik okuryazar olmalarını desteklemeleri, gelecekte alınan kararların ve atılan adımların insan-doğa çatışmasını artıran bir yönde değil doğayla uyumlu bir yaşam yönünde atılmasını sağlamaları bekleniyor.
Eğitimi verecek kadro şu isimlerden oluşuyor: Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gelengül Haktanır, TEMA Vakfı Bilim Kurulu üyeleri Prof. Dr. Koray Haktanır, Prof. Dr. Kani Işık, Prof. Dr. Engin Türe, Hacettepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ufuk Özdağ, Bilgi Üniversitesi’nden Dr. Zeynep Kılıç, Dr. Cezmi Saday, Doğa Koruma Merkezi’nden Bahtiyar Kurt, Slow Food’dan Defne Koryürek, WWF Türkiye’den Ayça Aksoy, Permakültür Enstitüsü’nden Selen Akhuy, TEMA Vakfı Eğitim Bölüm Başkanı Burcu Akyüz, Program Geliştirme Koordinatörü Gökçen Hazen, Minik TEMA Koordinatörü Mine Çelik.
Eğitime katılmak isteyen adaylar MEB’in öğretmen portalında başvurularını yapıyor. Önce okul müdürleri, sonra il veya ilçe milli eğitim müdürü başvuruları onaylıyor . MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Mesleki Gelişimi Destekleme Grup başkanı Nezir Ünsal açılış konuşmasında öğretmenlerden 1300 civarı başvuru aldıklarını ve adayların eğitime katılmak için kulis faaliyeti bile yürüttüklerini anlattı.  TEMA Vakfı Eğitim Bölümü başkanı Burcu Meltem Arık, 2011 yılındaki ilk eğitimde lise ve ilköğretim öğretmenleri ve müdürleri ile çalıştıklarını ancak bu sene ise bir dil birliği oluşturmak adın katılımı okul öncesi ve sınıf öğretmenlerinden oluşturduklarını belirtti.

Eğitim Yalova’da Karaca Arboretum’da gerçekleşiyor. Hayrettin Karaca’nın 1974 yılında çalışmalarına başladığı ve 1980'de kurduğu Türkiye'nin ilk özel Arboretum'un amacı, ağaç ve odunsu bitki türlerinin varlığını sürdürmesi için  bir gen merkezi gibi çalışarak bunların üremesine ve uygun şartlarda yayılmasına olanak sağlamak. 

Barış Gençer Baykan
Araştırma Görevlisi Dr.
Bahçeşehir Üniv.-BETAM

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Türkiye'de GDO Karşıtı Hareketin Kronolojisi

1992 Haziran:  Türkiye Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Sözleşmesi'ni imzaladı.
1996 Aralık  Türkiye, onaylama işlemlerini tamamlayıp Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Sözleşmesi'ne resmen taraf oldu. 
1998 Mayıs: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Transgenik Bitkilerin Alan Denemeleri   
Talimatı"nı çıkardı.
1998 Mayıs:  Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik Sözleşmesi yürürlüğe girdi.
1998 Nazilli'de ve Çukurova'da GDO'lu ürünlerin deneme ekimi yapıldı.
2001  Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlandı
2002 Eylül -2005 Eylül  
"Ulusal Biyogüvenlik Çerçevesinin Geliştirilmesi" konulu UNEP/GEF projesi gerçekleşti.
2003 Temmuz: BM Biyoçeşitlilik Sözlesmesinin ek protokolü olan Cartagena Protokolü TBMM'de kabul edildi.
2004 Mart: GDO'ya Hayır Platformu kuruldu
2004 Mart: GDO'ya Hayır Platformu 1. Eşgüdüm toplantısını İstanbul'da yaptı
2004 Temmuz GDO'ya Hayır Platformu 2. Eşgüdüm toplantısını Ankara'da yaptı
2004 Ekim-Kasım Kasım: GDO'ya Hayır Platformu ve Friends of the Earth işbirliği ile Canavar Balon Kampanyası Türkiye'de 15 ili dolaşarak GDO'ların üretiminin ve ithalatının yasaklanması için 100.000 imza topladı ve TBMM'ye sundu 
2004 Aralık Organik Tarım Kanunu çıktı
2004 Aralık GDO'ya Hayır Platformu 3. Eşgüdüm toplantısını Tarsus'ta yaptı
2005 Ulusal Biyogüvenlik Yasa Taslağı hazırlandı
2005 HaziranGDO'ya Hayır Platformu 4. Eşgüdüm toplantısını Bursa'da yaptı
2005 Eylül:  I. Ekoloji Şenliği Gökçeada Kaymakamlığı, Gökçeada Belediyesi ve GDO'ya Hayır Platformu işbirliğiyle gerçekleştirildi.
2006 Nisan:  GDO'ya Hayır Platformu 5. Eşgüdüm toplantısını İstanbul'da yaptı
2006 Haziran: Şişli %100 Ekolojik Pazar açıldı
2006 Ağustos: Bursa Nilüfer Organik Pazar açıldı
2006 Ekim Tohumculuk Kanunu çıktı
2006 Kasım II. Ekoloji Şenliği, GDO'ya Hayır Platformu Ziraat Mühendisleri Odası ve  Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformunun organizasyonuyla Sarıgöl, Alaşehir, Eşme ve Salihli’ de gerçekleştirildi.
2007 Şeminur Topal'ın Değiştirilen Gen mi? Sen mi? Evren mi? adlı kitabı Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayınlandı
2007 Kasım Türkiye UPOV'a  (Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) üye oldu
2008 GDO'ya Hayır Platformu, "Gıda Tohum Haktır,GDO'ya Hayır Kampanyası" yürüttü.
2008 Mart: Antalya %100 Ekolojik Pazar açıldı
2008 Nisan  GDO’ya Hayır Platformu ve diğer kitle örgütleriAnkara’da Biyogüvenlik Çalıştayı düzenledi 
2008 Mayıs : GDO’ya Hayır Platformu bileşenleri Ankara’da“Biyogüvenlik ve Gıda Egemenliği” başlıklı forum ve atölye çalışması düzenledi 
2008 Mebruke Bayram'ın Gıdalar, Ambalajlar, Silahlar ve Açlar adlı kitabı Hayy Kitap tarafından yayınlandı 
2008 Haziran: Ankara Çankaya Organik Pazarı açıldı
2008 Haziran: GDO'ya Hayır Platformu 6. Eşgüdüm toplantısını Dikili'de yaptı
2008 Haziran: 3. Ekoloji ŞenliğiDikili Belediyesi, GDO’ya Hayır Paltformu, Çevre Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Ekoloji Kollektifi, DOĞADER, EKODER, Çitfçi-Sen ve Tüketici Hakları Derneği tarafından düzenlendi
2008 Temmuz: Samsun %100 Ekolojik Pazar açıldı
2008 Nisan - 2009 Ekim GDO’ya Hayır Platformu Bursa, Ankara, Dikili, İzmir, Bursa- İnegöl, Erdek-Ocaklar, İstanbul, Bursa- Eskikaraağaç, Edremit- Küçükkuyu, Bursa- Gölyazı, Silivri, Ankara- Hacettepe, Tunceli, Gökçeada, Bandırma, Gemlik, İzmir, Denizli ve Samsun’da Mısır Turu düzenleyerek Biyogüvenlik Kanunu için çağrı yaptı.
2009 Ağustos: Yeşiller Partisi Tarım Çalışma Grubu, GDO ve Ulusal Biyoguvenlik Yasa Tasarısı konusunda basın açıklaması yaptı
2009 Haziran: GDO'ya Hayır Platformu 7. Eşgüdüm toplantısını Ankara'da yaptı
2009 Ağustos GDO’ya Hayır Platformu, Bandırma Limanı’nda GDO’lu ürünlerle ilgili yasa tasarısını protesto etti.
 2009 Eylül: GDO’ya Hayır Platformu’nun Denizli’deki bileşenleri imza kampanyası başlattı 
2009 Ekim:  Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik yürürlüğe girdi.
2009 Ekim Slow Food Fikir Sahibi Damaklar "GDO'ların yönetilmesini değil, yasaklanmasını istiyoruz" kampanyasını başlattı
2009 Kasım: GDO Yönetmeliği’nde  değişiklikle “26.10.2009 tarihinden önce kontrol belgesi almış” ürünler ithalat aşamasında denetleme kapsamından çıkartıldı.
2009 Kasım:  Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi GDO yönetmeliğinin iptali için Danıştay’a iptal davasını açtı
2009 Aralık: Danıştay, yönetmeliğin tümünün yürürlüğünü durdurdu
2009 Aralık: Kartal %100 Ekolojik Pazar açıldı
2010 Ocak: Muafiyetin süresi genişletilerek ve bu kez  “20.01.2010’dan önce kontrol belgesi almış” ürünlerin 1 Mart 2010’a kadar serbestçe ülkeye girişine olanak sağlandı. 
2010 Şubat: Slow Food Fikir Sahibi Damaklar "Etiket Hafiyesi" kampanyasını başlattı
2010 Şubat: Beylikdüzü %100 Ekolojik Pazar açıldı
2010 Kenan Demirkol'un Çağdaş Esaret adlı kitabı Kaynak Yayınları tarafından yayınlandı
2010 Nisan: Kadıköy Belediyesi Organik Halk Pazarı 
2010 Mayıs: Bakırköy %100 Ekolojik Pazar açıldı
2010 Haziran: İzmir Bornova Organik Pazarı açıldı
2010 Temmuz: Maltepe Belediyesi Organik Halk Pazarı açıldı.
2010 Eylül: Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girdi
2010 Ekoloji Kollektifi ve Ziraat Mühendisleri Odası Görünmez Elin Ekolojisi, Biyogüvenlik ve GDO adlı kitabı yayınladı
2010 Ekim Zeytinburnu Belediyesi Organik Halk Pazarı açıldı
2010 Aralık GDO'ya Hayır Platformu 8. Eşgüdüm toplantısını İstanbul'da yaptı
2011 Aralık:  Biyogüvenlik Kurulu, Bayer firmasına ait A2704-12, Monsanto firmasına ait MON40-3-2 ve MON 89788 isimli herbisit tolerans geni taşıyan soya fasülyesi ve ürünlerini, hayvan yemi ya da yem hammaddesi olarak kullanılmasına izin verdi. 
2011 Aralık:  GDO’ya Hayır Platformu bileşenlerinden Ziraat Mühendisleri Odası kampanyası aracılığıyla Biyogüvenlik Kurulu'na GDO'lu mısır çeşitlerinin ithaline izin verilmemesi için 15 bin görüş bildirildi.
2011 Kemal Özer'in Deccal Tabakta adlı kitabı Hayy Kitap tarafından yayınlandı
2011 Kasım: GDO'ya Hayır Platformu 9. Eşgüdüm toplantısını İzmir'de yaptı
2011 Aralık: Slow Food Fikir Sahibi Damaklar  "GDO'lu yemlerden kullanıyor musunuz?" kampanyasını başlattı
2011 Aralık:Biyogüvenlik Kurulu, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Derneği İktisadi İşletmesi, Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği İktisadi İşletmesi (BESD-BİR) ve Yumurta Üreticileri Merkez Birliği'nin (YUM-BİR) 13 mısır çeşidi ve ürünlerinin (Bt11, DAS1507, DAS59122, DAS1507xNK603, NK603, NK603xMON810, GA21, MON89034, MON89034xNK603, Bt11xGA21, 59122x1507xNK603, 1507x59122 ve MON88017xMON810) hayvan yemlerinde kullanılması amacıyla yaptığı başvuruyu kabul etti.
2012 Şubat Slow Food FSD, "TÜGİDER'in Biyogüvenlik Kurulu'na yaptığı başvuruyu onaylıyor musunuz?" kampanyasını başlattı.
2012 Şubat: Uğur Dündar, TÜGİDER'e gıda amaçlı GDO ithalat başvurularını geri çekmelerini talep eden bir mektup yazdı
2012 Mart: TÜGİDER (Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği) 3 soya çeşidinin (MON 40-3-2, A2704-12 ve MON89788) gıda amaçlı ithaline dair yaptığı başvuruyu geri çekti
2012 Nisan: Greenpeace Akdeniz, "Yemezler" kampanyasını başlattı.
2012 Ağustos: Konya Meram %100 Ekolojik Pazar açıldı
2012 Ağustos: TGDF 29 adet gıda amaçlı GDO için ithalat başvurusunu geri çekti.
2012 Ağustos: Ünak Gıda  gıda amaçlı 3 adet soya başvurusunu geri çekti.
2012 Ekim:  Ekolojik Yaşam Derneği  6-7 Ekim'de Bursa'da GDO’ların Sosyal ve Hukuksal Boyutu” başlıklı bir çalıştay düzenledi.
2012 Ekim Biyogüvenlik Kurulu, “Food and Chemical Toxicology” dergisinde Gilles-Eric Séralini  ve arkadaşları tarafından yayınlanan ve GDO'lu ürünlerle beslenen farelerde çoklu organ büyümeleri, tümör ve kansere rastlandığını ortaya koyan  “Long term toxicity of a Roundup herbicide and a Roundup-tolerant genetically modified maize” başlıklı makalenin görüşülmesine karar verdi
2012 Kasım Greenpeace, "Etiketsizse Yemezler"adlı bir kampanya başlattı.
2012 Aralık GDO'ya Hayır Platformu, Eskişehir Tepebeşı Belediyesi’nin ev sahipliğinde “Gıda ve Yemlerde Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar " konulu Panel ve Çalıştay düzenledi.
2013 Ocak  Mersin limanında, 2 milyon lira değerinde genetiği değiştirilmiş çeltik ele geçirildi.
2013 Mart Çin ve Afrika'da üretilen, 150 milyon TL'lik 23 bin ton genetiği değiştirilmiş pirince Mersin'de el konuldu.
2013 Nisan Mersin’de yürütülen GDO'lu pirinç soruşturmasında Tiryaki Agro, Tat Bakliyat ve Göze Tarım'ın sahipleri ile üst düzey yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 8 kişi, ‘Biyolojik terör’ ve ‘kaçakçılık’ iddialarıyla tutuklandı, daha sonra serbest bırakıldı.
2013 Nisan 14 ABD’li tarım yetkilisi Tarım Bakanlığı ile görüştüklerini ve Türkiye’nin sıfır tolerans politikasından vazgeçmesini talep ettiklerini açıkladı.
2013 Nisan 18 GDO'ya Hayır Platformu, Mersin'de yakalanan GDO'lu pirinçlerle ilgili basın açıklaması yaptı. 
2013 Nisan 21 2 Mart’da Mersin Limanı’nda el konulan 23 ton pirincin GDO’lu çıkması ile başlayan süreç ile ilgili CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, TBMM’ye Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in yazılı olarak yanıtlaması talebi bir soru önergesi verdi.
2013 Nisan 22 
İTÜ-MOBGAM  yaptığı analizde Mersin'den giren pirinçlerde hem Amerika'da üretilen LL601 hem de Çin'de üretilen BT63 kodlu genetiği değiştirilmiş pirinçlere rastlandı.
2013 Nisan 20 
Biyogüvenlik Kurulu 26 çeşit genetiği değiştirilmiş mısır ve şekerpancarının Türkiye'ye ithaline izin vermedi
2013 Nisan 25 
Greenpeace Akdeniz Geri Dönüşü Olmaz sloganıyla GDO yasasının sıkılaştırılarak, GDO'ların tamamen yasaklanmasını talep eden bir kampanya başlattı. 
2013 Mayıs 10 İTÜ Rektörlüğü, MOBGAM tarafından hazırlanan raporu geri çekti, raporu hazırlayan bilim insanı hakkında soruşturma açarak görevinden açığa aldı.
2013 Mayıs 15 
Eğitim-Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi üyeleri  Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında alınan numunelere 'GDO'ludur' raporu veren Doç. Dr. Alper Akarsubaşı'nın açığa alınmasını protesto etti.
2013 Aralık 12 
, Biyogüvenlik Kurulu'nun GDO ve Hükümlerine Dair Uygulama Talimatı 16. ve 18. maddelerinin yürütmesini durdurdu. Maddelerde yer alan ve hayvan yemlerinde kullanılan MON88017x ve MON 810 mısır çeşitlerinin kullanımını yasakladı.
2013 Aralık 14 
GDO'ya Hayır Platformu düzenlediği basın toplantısında , Biyogüvenlik Kurulu'nca izin verilen 16 adet transgenetik mısır ve 3 adet transgenetik soya çeşidinin hayvan yemi olarak ithalatı ve piyasaya sürümünün durdurulmasını talep etti.
2014 Mayıs 24
Gıda Hareketi’nin web sitesinde yer alan habere göre Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, piyasa denetimleri sırasında aldıkları "bir ürünün incelemesi sırasında GDO tespit etti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, GDO'lu  ürünlerin toplatılması için, 80 il Valiliği'ne yazı gönderdi.
2014 Mayıs 24
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda Hareketi’nin haberine yönelik yaptığı açıklamada söz konusu ürünün ithalat kontrollerindeki analizlerinde GDO tespit edilmediği ama piyasa denetimlerinde GDO tespit edildiğini ve hukuki sürecin başlatıldığını belirtti.
2014 Mayıs 29
Resmi Gazete’de yayımlanan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’, ”GDO bulaşanı’ tanımını yasaya soktu.
2014 Mayıs 29
GDO’ya Hayır Platformu, “Eyvah GDO Gerçekten Bebek Mamasında” başlığıyla yaptığı açıklamada, Yönetmelik’te yapılan değişiklikle  %0,9 eşik değer konulup, bu değer ve altında tespit edilen GDO'lar "GDO bulaşanı" olarak kabul edilmesinin GDO’lu gıdaların sofralara gelmesinin önünü açacağını ileri sürdü.
2014 Mayıs 29
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, son değişikliğin “GDO'nun bulaşmasına yönelik mevzuatta bulunan tereddütleri gidermeye yönelik bir düzenleme” olduğunu yaptığı yazılı basın açıklamasıyla bildirdi.
2014 Mayıs 30
GDO’ya Hayır Platformu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 29.05.2014 tarihli açıklamasına cevaben “ Bakanlığın uygulamaya soktuğu değişikliklerin, kanunun getirdiği yasakları yönetmelik değişikliği ile aşmaya yönelik” olduğunu ifade etti. 
2015 Temmuz 16
Biyogüvenlik Kurulu, 3 yıl önce Risk Değerlendirme Komitesi ile Sosyo-Ekonomik Değerlendirme Komitesi raporlarına dayanarak “zararlı” diye, oybirliğiyle izin vermediği T25, MIR604, MON863, mısır genlerine  ithalat izni verdi.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...