20 Şubat 2013 Çarşamba
Tabiatı Koruma Kanun Tasarısı TBMM Gündemi’nden Geri Çekilsin
12 Aralık 2012 Çarşamba
11. Yeşil Diyalog Toplantısı
10:00 – 11:00 Açılış ve Kayıt
Arif Ali Cangı, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş sözcüsü
Sevgi Mutlu, Yeşil Düşünce Derneği
11:00 – 12:30 Paralel Oturumlar
A) Erman Topgül (Sokak Bizim Derneği)
“İnsan odaklı sokak, canlı sokaklar, bisikletlilerden/yayalardan oluşan ulaşım, insani ölçekte kent”
B) Eşkonuşmacılar: Meltem Şendağ (Zumbara) ve Aytaç Timur (Yeryüzü Derneği)
“Takas ekonomisi, zaman bankası ve toplum temelli tarım uygulamaları”
C) Defne Koryürek (Slow Food Fikir Sahibi Damaklar)
“Gıdaya sahip çıkmak, hayatta kalabilmek, beslemek ve beslenmek için kurduğumuz yeni ittifaklar”
12:30 – 13:00 Ara
13: 00 – 16:00 Ana oturum “Yerel Yeşil Politika Deneyimleri”
Yeşil Yerel Yönetimler
Monica Vana, Avusturya Yeşil Partisi üyesi, Viyana Belediye Meclisi üyesi, Yeşil Meclis Üyeleri Ağı Koordinatörü
Michalis Tremopoulos Yunanistan Yeşil Partisi üyesi, eski AP Milletvekili
İkbal Polat, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi üyesi
16:00 – 16:30 Ara
16:30 – 18:30 Paralel Atölyeler
A) Yerel yönetimlere katılım. Moderatör: Ahmet Aşıcı
“Doğrudan demokrasinin yerel yönetimlerde uygulama örnekleri ve öneriler”
B) Kent ve iklim değisikliği. Moderatör: Ümit Şahin
“Kentte iklim değişikliği mücadelesi; kazanımlar, iyi örnekler ve öneriler”
C) Kırsal sürdürülebilirlik. Moderatör: Durukan Dudu
“Kırsalda yaşamın ve üretimin küçük çiftçi lehinde sürdürülebilirliği”
6 Aralık 2012 Perşembe
Eskişehir'de GDO Paneli ve Çalıştayı
Prof.Dr.Cengiz Türe (Anadolu Üniversitesi Ekoloji ABD Başkanı)
11 Ekim 2012 Perşembe
Heybeliada'da Güz Pikniği
3 Temmuz 2012 Salı
Büyük Atlama 8 Temmuz'da
Facebook etkinlik sayfası: http://www.facebook.com/
8 Haziran 2012 Cuma
Sergi: “Marmara’da hayat var, şimdilik
Adalar Müzesi “Marmara’da hayat var, şimdilik” isimli sergisi ile denizlerin kirlenmesi ve canlı yaşamının yok olmasına dur diyebilmek için Adalar’dan İstanbul’a ve tüm kentlere bir çağrıda bulunuyor…
Bir zamanlar büyük balığın, küçük balığı kovalaması ile oluşan mükemmel besin zincirinin tüm halkaları teker teker koptu ve denizin dengeleri alt üst oldu. Uskumru sürüleri kayboldu; onları takip eden torik ve lüferler azaldı... Adalar Müzesi, Marmara Denizi’nde hala farklı canlıların yaşamlarını sürdürdüğünü göstermek ve bu doğal hayatın özenle korunması gerektiği bilincini yaygınlaştırmak için 17 Haziran’da deniz yaşamını anlatan sergisini ziyarete açıyor. Sualtı fotoğrafçısı ve dalış eğitmeni Ateş Evirgen ile dalgıç Serço Ekşiyan’ın küratörlüğünü üstlendiği sergi, Adalar’ın çevresinde yapılan dalışlarda çekilen fotoğraflar ve videolardan oluşuyor.
Marmara Denizi barındırdığı fauna ve flora çeşitliliği açısından yerküredeki birçok denizden daha ayrıcalıklı bir özellik taşıyor. Fakat metropolleşme sürecinden kaynaklanan kirliliğin yanı sıra Tuna Nehri kanalıyla taşınan atık malzemeleri nedeniyle Marmara Denizi’ni besleyen İstanbul Boğazı’nın da nefes alması zorlaştı. Sadece Çanakkale Boğazı ile beslenen ile Marmara Denizi’nin geri dönülmez bir yola girdiği düşünülüyor.
Sergi, seksen renkli denizaltı fotoğrafının yanı sıra, deniz kirliliğini gösteren ve uzmanlar, Adalılar ile Adalı balıkçılarla yapılan görüşmelerden oluşan videolardan oluşuyor. Ayrıca, müzenin kalıcı bölümleri içerisinde İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin katkıları ile Marmara Denizi’nde kirlenme, yok olan türler, kabuklular, Adalar’ın oluşumundan bu yana canlılar anlatılıyor. MAREM (Marmara Environmental Monitoring Project) desteği ile Marmara Denizi’nin foseptiğe dönüşmesine karşı alınabilecek önlemler konusunda da başta Adalılar olmak üzere herkesi denizleri korumaya çağıran Adalar Müzesi bu çalışmasında Greenpeace ve TÜDAV (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı) ile de işbirliğine başlıyor. Bu sergi ile birlikte Marmara’nın tanınması ve korunması konusunda çalışmalara hız kazandırmak hedefleniyor.
Serginin devamı olarak, Marmara Denizi balık türlerini içeren bir gösterim ile internet sitesinde yer alan indeksin geliştirilerek proje olarak sürdürülmesi planlanıyor.
Müze’de çocuk atölyeleri
Heybeliada iskele alanında açılacak olan sergide yaz ayları boyunca çocuklarla çeşitli atölyeler gerçekleştirilmesi de planlanıyor. Çocuk atölyelerinden başlıklar şu şekilde;
Köpekbalığından korkulur mu?
Denizanası ne renk?
Sen hiç deniz yıldızı gördün mü?
Denizatına binilir mi?
Denizatı balık mıdır?
Yunuslar balık mıdır?
17 Haziran 2012 tarihinde sanatseverlerin beğenisine açılacak “Marmara’da hayat var, şimdilik” sergisi Ekim ayına kadar ziyaret edilebilecek.
Serço Ekşiyan
1954 yılında İstanbul’da doğan Serço Ekşiyan, su altına olan ilgisiyle küçük yaştan beri dalış yapmaktadır Çocukluğunu Ada sahillerinde dalış ile geçiren Ekşiyan, ilerleyen yıllarda Mykonos Adası’nda ve Bodrum'da dalış turizmi ve eğitmenlik gibi farklı su altı işleri yaptı. Yıllar içinde su altında oluşan olumsuzlukları videoya kaydetti. Çektiği filmleri gerektiğinde İstanbul Üniversitesi ile çeşitli çevre örgütleriyle her zaman paylaştı ve bıkmadan denizlerin kirlenmesini anlattı. Adalar Müzesi kuruluş çalışmalarına destek verdi. Marmara Denizi’nin kirlenmesi ve kay-kay (müsilaj) konusunda çektiği filmi müzede gösterilmektedir.
Ateş Evirgen
1956 yılında Ankara doğan Evirgen, 1979 yilinda İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. Temmuz 1977’de Caddebostan Balıkadamlar Kulübünde kursiyer olarak aletli dalışa başladı. 1982 yılında ise su altı fotoğrafçılığına başladı. 1993 yılında PADI O/W Scuba Instructor sertifikasını alarak dalış eğitmenliğine gecti. 1996’da Su altı Dünyası / Marine Photo dergisini hayata geçirdi. Su altı fotoğrafı çekmek için Türkiye denizleri dışında Güney Afrika, Mozambik, Galapagos, Kosta Rika, Kuzey Kutbu, Antarktika, Maldivler, Endonezya, Kızıldeniz, Mikronezya gibi dünyanın birçok dalış bölgesinde dalışlar yaptı. Alanında farklı yayın türlerinde makaleleri ve fotoğrafları yayınlandı. 2007 yılında “Fotoğraflarla Türkiye Deniz Balıkları” isimli bir kitap yayımladı. 1992 yılında İstanbul'da; 1993 yılında Bursa'da olmaz üzere “Kişisel Su Altı Fotoğrafları Sergisi” açtı.
Adalar Müzesi hakkında
www.adalarmuzesi.org
Adalar Müzesi, İstanbul’un ilk kent müzesidir ve Adalar Vakfı - Adalar Belediyesi ortaklığıyla 2010 yılında açılmıştır. İstanbul Adaları’nın tarihini, bugününü ve geleceğini anlatan, sahip olduklarını biriktiren, koruyan ve yarına aktaran Adalar Müzesi, iki farklı mekanda 800 m2 kapalı ve 1300 m2 açık alana sahiptir. Müze kurulduğu 2010 yılından bu yana yedi tematik sergiyi ziyaretçilere sundu. Müze bünyesinde, kalıcı koleksiyonların sergilendiği ana bölümlerin yanısıra, yıllık sergilerin yapıldığı biri açık diğeri kapalı iki ayrı sergi alanı, arşiv, müze dükkanı, atölye, cafe ve kültürel etkinlik alanları bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi, müze bölümleri, yıllık sergiler ve etkinlikler için: www.adalarmuzesi.org
Ayrıntılı bilgi için:
Murat Devres
0542 414 83 94
info@adalarmuzesi.org
www.adalarmuzesi.org
8 Mayıs 2012 Salı
Kampüste Mavi-Yeşil Bir Gün
Zaman:11 Mayıs Cuma 2012
Saat:11:30: 17:30
Boğaz'ımızda Kalmasın
İstanbul Boğazı'nın niteliklerini anlamak, kaybolan biyolojik çeşitliliğine dikkat çekmek ve Boğaziçi'nin kültürel mirasını vurgulamak için "Bogaz'ımızda Kalmasın" başlıklı bir panel günün ilk etkinliği olacak. "Marmara Denizi, deniz olma özelliğini kaybediyor mu?" "3. Köprü İstanbul'da nasıl bir tahribat yaratacak?" "Boğaz’ın simge balıkları tükendi mi?" sorularına Marem'den Levent Artüz, Slow Food Fikir Sahibi Damaklar'dan Defne Koryürek ve Bahçeşehir Üniversitesi'nden Serkan Köybaşı’nın katılımıyla yanıtlar aranacak. Panel Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü'nde A203 salonunda 11:30'da başlayacak ve moderatörlüğü Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hatice Eser Ökten üstlenecek.
Ekolojik Gıda Sofrası
Yeşil Buluşma
Kampüste Mavi-Yeşil Bir Gün'ün öğleden sonraki etkinliği,üniversitenin çalışanlarını ve öğrencilerini doğa koruma için çalışan sivil toplum örgütleri; çevre sorunlarına dikkat çekmek için çalışan yayıncıları ve geri dönüşüm alanında faaliyet gösteren kuruluşları ile bir araya getirecek olanYeşil Buluşma. Fazıl Say Salonu Fuayesi’nde gerçekleşecek olan buluşmada TEMA, Buğday Derneği, Doğa Derneği, EKO IQ, Sinek Sekiz, Emanetçiler, İstanbul Sedona, ExitCom, Ezici A.Ş., TAP ve Yeşilist açacakları standlarda organik tarımdan geri dönüşüme, çevre yayıncılığından iklim değişikliğine bir çok konuda yürüttükleri faaliyetleri paylaşacaklar.
Web: http://betam.bahcesehir.edu.tr/tr/?p=3076
28 Temmuz 2011 Perşembe
9 Mayıs 2011 Pazartesi
4 Mayıs 2011 Çarşamba
Sürdülebilir Binalarda Bugün ve Gelecek
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİNALARDA BUGÜN VE GELECEK
10-11 Mayıs 2011
10-11 Mayıs tarihinde British Council ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü işbirliğinde 10-11 Mayıs Ankara da “Sürdürülebilir Binalarda Bugün ve Gelecek” konulu konferans düzenlenecektir.
Söz konusu konferansta; Ülkemizde Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği ile başlamış olan sürece uluslararası deneyimlerin aktarılması ve bu alandaki fikirler tartışılacaktır.
Bu çerçevede ilk gün, bugünün çalışmalarına ışık tutacak, performans kıyaslama göstergeleri ve izleme metotları konusundaki gelişmeler yerli ve yabancı konuşmacılarla aktarılacaktır.
Diğer taraftan dünyada yakın gelecekte görmeye başlayacağımız sürdürülebilir bina konseptindeki gelişmeler ve öngörülen politikalar Türkiye için yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Bu nedenle konferansın ikinci gününde sürdürülebilir binalar konusunda tanınmış tasarımcıların ve uzmanların sunuşları ile dünyadaki deneyimler ve Türkiye’deki gelişmeler dinleyicilerle paylaşılacaktır.
Tarih: 10 -11 Mayıs 2011
Yer: 10 Mayıs 2011
Eser Yeşil Binası Turan Güneş Bulvarı Cezayir Caddesi 718. Sokak No: 14
Yıldız, 06550 Çankaya
İnşaat Mühendisleri Odası
Necatibey Caddesi No:57
Teoman Öztürk toplantı Salonu
Kızılay Ankara
Binanızın enerji verimliliğini test etmek için tıklayın
http://www.britishcouncil.org/turkey-science-current-projects-ministry-public-works.htm
28 Nisan 2011 Perşembe
Yerel ve Ekolojik Gıda Sistemleri
kıda bulunarak “türetim” yapmış olan kişiler... Konuşmada potansiyel ‘türeticileri’ balkonlarında, apartmanlarının ya da evlerinin bahçelerinde, şehrin çeperlerinde üretime ve paylaşıma davet eden oluşumlardan bahsedildi. Sistemin sadece ekolojik gıda değil yeni bir değer sistemi yaratma gücü de vurgulandı. Konuşmanın sonunda ise üniversitelerin bu alanda hem bilimsel araştırma hem de “türetme” yönünden öncülük yapmaları istendi.
“Yerelliği ve basitliği idrak etmeliyiz”
Slow Food / Fikir Sahibi Damaklar kurucu lideri Defne Koryürek öncelikle insanın basit birer organizmadan ibaret ve dünyanın bir ortağı olduğunu idrak etmesi gerektiğini belirterek konuşmasına başladı. Yerelliği anlamanın önemiyle ilgili ise yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan lüfer örneğini verdi. Yerelliği ve basitliği özümsemedikten sonra ekonomiler kurmanın sonuç vermeyeceğini belirten Koryürek “Denizimize, havamıza, suyumuza bakmamız gerekiyor; hergün eve satın aldığımız gıdanın miktarına bakmamız gerekiyor; ürettiğimiz çöpün miktarına bakmamız gerekiyor.” dedi
eri gıdadan nasıl etkilenebileceğini anladıkları zaman ekolojilerine uygun tüketim metodlarını ister istemez geliştireceklerini ifade etti.
Bir Umut Derneği’nden Utkan Yetimoğlu, yaklaşık beş yıldır sürdürdükleri üreticiden tüketiciye ekolojik ürün dayanışma ağını anlattı. Üretici köylüden alınan zeytinlerin İstanbul’da 20 ilçeye dağılmış gönüllülerin desteğiyle yaklaşık 1000 dar gelirli işçi ailesinden oluşan tüketici ağlarına elden dağıtarak ya da eve teslim edildiğini belirtti. Ürünlerin kimyasal kullanılmadan üretilmesi ve üreticiye adil fiyat verilmesi gibi kriterleri gözettiklerini ifade etti.“Ekolojik gıdaya ulaşmak herkesin hakkı”
Yetimoğlu’nun aktardığına göre Marmaris Turunç bölgesinde yaklaşık 20 bin kızılçam ağacını yok edecek maden çıkartma işlemine yapılacak hazırlıkların bal firması tarafınd
an destek görmesi üzerine bölgedeki bal üreticileri firmayla çalışmak yerine Bir Umut’un dayanışma ağına dahil olmuş ve böylece dernek aracılığıyla üreticilerinden alınan bal bir yıldır İstanbul’daki tüketiciye doğrudan ulaşır olmuş. Kent çeperlerindeki arazilerde tarımsal üretim yapılmasını sağlamak amacıyla Avcılar-Firuzköy’de, Emanetçiler Derneği’nden geleneksel tohum temin ederek imece usulü üretim yapmaya başladıklarını belirten Yetimoğlu biraradalığın ve dayanışmanın çoğalmasıyla hayatın daha da kolaylaşacağına inandığını söyledi.
ikro ölçekte sürdürülebililirliği sağlayacak mekanizmaların tarif edilmesi ve bu sistemlerin artıları ve eksileri değerlendirmesinin önemli olduğunu ifade ederek başladı.Makro ölçekte de sorunun köylünün ve şehirlinin nasıl mutlu olmayı hayal ettiği üzerinden tartışılması gerektiğini söyleyen Birder “Köylünün mutluluk anlayışını değiştiriyorsanız, ekolojik ve yerel gıdaya erişim şansınız azalır. Köylünün hayali üretimden aldığı başka bir noktaya geçmekse orada bir sorun vardır. Sosyal ve kültürel değerlerin erozyona uğramamasını sağlamak zorundayız. Bunu nasıl sağlayabiliriz? Ucuzlaştırılmş topraklar el değiştiriyor, köylü borçlanıyor. Devletin ve özel sektörün köylünün borçluğununu arttırmaması gerekiyor. Genç nesil köylerden kopuyor, şehirlere göçüyor. Yerel tohum, biyoçeşitlilik ortadan kalkıyor” diyen Birder bu şartlarda yerel gıda üretiminin devam etme şansının olmadığını savundu.
“Üreticilerin sorunlarını aşmak için kooperatif kurduk”
- Üyelerin tarımsal üretimine destek olabilmek, bilgi aktarmak, ürünlerini pazarlamak.
Anadolu’nun zenginliği olan yerel çeşitlerin korunması, geliştirilmesi, yaşamını sürdürmesi ve ıslahı içinçalışmak.
- Genetiği değiştirilmiş, patentli ve hibrit tohum kullanmamak.
Küçük işletmelerin doğa dostu yöntemlerle tarımsal faliyetlerini sürdürmeleri için çaba göstermek.
“Yanlış hayatlar doğru yaşanmaz”
Bayramiç Yeniköy’den Nermin Kaplan, Çanakkale’nin Bayramiç ilçesindeki Yeniköy’de ekolojik-köy girişimi toplantılarında bir araya gelen 8 kişilik bir kollektif olduklarını, 45-50 dönüm tarıma elverişli bir araziyi kullandıklarını ve yerel üretime destek verdiklerini ifade etti. Muratlar köyündeki kadınların salça, bulgur, erişte, ekmek gibi yerel üretimlerini sipariş üzerine tüketicilere ulaştırdıklarını ve üretimlerinde Havran kızılcası, sarı buğday gibi yerel tohumları kullandıklarını belirtti.
Tarımdaki dönüşümü kişisel tarihi üzerinden anlatan Kaplan “Köy kökenliyim, köyde doğdum, üniversiteye gelinceye kadar Muğla-Köyceğiz’de küçük çiftçi bir ailenin yanında yetiştim. 80’lere kadar doğal hayatın ve tarımın çok daha az girdiyle sürdürüldüğü, tohumun üretilen üründen alındığı, ertesi sene onun ekildiği bir süreçti. 83 sonrası ithal tohumlar, kısır tohumlar, GDO’lu tohumlar girmeye başladı. Geleneksel üretim yapan köyler hızla boşalır oldu”dedi. Panelde değinilen küçük dönüşümleri önemli bulan daha büyük değişimler için merkezi politikalar gerekliliğini savundu.
“İstanbul’da 180 kent bahçesinde tarım yapacağız”
Yeryüzü Derneği’nden Aytaç Tolga Timur kent bahçeciliğinin dünyada son 20-25 yıldır popüler hale geldiğini çeşitli ülkelerden örneklerle anlattı. “Küba'nın başkenti 2,2 milyonluk Havana'da, şehirlilerin tükettiği besin maddelerinin % 80’i kent bahçelerinde üretilmiş. Moskova'da yaşayanların üçte ikisinin kent bahçesi var. Kanada'nın Montreal kentinde geçen yıl kent bahçelerinde 80 ton üretim yapılmış. Şanghay'da 2500 kilometrekarelik alan yine kent bahçesi.” İstanbul’da bu sene 180 bahçede 4 ton sebze üretmeyi hedefledikleri belirten Timur bahçelerde ekilecek geleneksel tohumları çifçitlerden temin edeceklerini, semt toplantıları yaparak insanların ne kadar bahçesi var, neler ekecekler ve diğer ihtiyaçlarının tesbitini yapacaklarını öte yandan ekmeyi, biçmeyi bilmeyenler için bir eğitim düzenleyeceklerini belirtti. Timur, İstanbul’da dar gelirli aileler bütçelerinin %40-60’ını gıdaya harcadıklarını ve bir evin arkasında 30 m2 bahçe varsa ve doğru ekim yapılırsa aileye yetecek kadar üretim yapılabileceğini ifade etti.
Panelin ardından katılımcılardan gelen aşağıdaki sorular çerçevesinde konuşmacılar görüşlerini bildirdiler.
-Kentte hangi suyla tarım yapılabilir?
-“Köylüyü yerinde tutacak” unsurlar nelerdir, bunun için nasıl politika geliştirilmeli?
-Kutu sistemi nasıl işler, küçük çiftçiye katkısı nedir?
-Yerel ekolojik gıda sisteminde üretici tüketici arasındaki sosyal ilişkinin görevi nediri nedir?
-İsyan etmeyen, talep etmeyen toplumda bu hareket nasıl yaratılabilir? Nasıl devam eder?
-Şehir bahçeleri konusunda toplumsal dönüşümü hızlandırmak adına hastaneler, bakımevleri, kimsesiz çocukların kaldığı yerler gibi ya da kamusal alanların bahçelerinde ortak bir çalışma yapılamaz mı?
-Bu sistemlerin sürdürülebilirliği adına önemli bir hedef kitle olan ilk öğretim düzeyindeki çocuklara ne tür projeler yapılıyor?
İlgili web siteleri:
Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Kulübü: http://on.fb.me/jM3r6V
Slow Food Fikir Sahibi Damaklar: http://www.fikirsahibidamaklar.org/
Toprakana Yerel Ürün Kooperatifi: http://www.toprakana.com.tr/
Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifi: berinerturk@gmail.com
Birlikte Umut Derneği Üreticiden Tüketiciye Ürün Dayanışması: utkan.yetimoglu@gmail.com
Bayramiç Yeniköy- http://www.bayramicyenikoy.com Yeryüzü Derneği: http://www.yeryuzudernegi.org/
14 Nisan 2011 Perşembe
Yerel ve Ekolojik Gıda Sistemleri
Organik Tarım konusunu geniş kapsamlı ele alan ilk üniversite olan Bahçeşehir Üniversitesi bu kez de “Yerel, Ekolojik Gıda Sistemleri”nin toplumsal, ekonomik ve ekolojik yönlerini masaya yatırıyor. Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Kulübü’nün düzenleyeceği etkinlikte doğa, insan ve hayvanların refahı için yüksek standartları benimseyen, yerel ekonomileri destekleyen ve üretici ile tüketici arasında dolaysız ilişkiyi destekleyen “Yerel ve Ekolojik Gıda Sistemleri”ni üreticiler ve tüketiciler beraber tartışacak. Kent Bahçeciliği, Balkon Tarımı, “Köyden” ekolojik beslenme gibi alternatif gıda sistemlerinin de masaya yatırılacağı etkinlik 22 Nisan 2011 Cuma günü Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde gerçekleştirilecek. Saat 13:00’da başlayacak panelde konuşmacılar:
Yeryüzü Derneği’nden Aytaç Tolga Timur (İstanbul)
Kibele Kooperatifi’nden Berin Ertürk (Adapazarı)
Toprak Ana’dan Cem Birder (Çanakkale)
Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar’dan Defne Koryürek
Bir Başka Gıda Mümkün Girişimi’nden Kadir Dadan (Balıkesir/Ocaklar)
Bayramiç Yeniköy’den Mustafa Ülgen (Çanakkale)
Bir Umut Derneği’nden Utkan Yetimoğlu ( İstanbul)
Tarih: 22 Nisan 2011
Saat: 13:00
Yer Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü. Salon A.203
Çırağan Caddesi, Beşiktaş / İSTANBUL
Katılım ücretsiz olup herkese açıktır.
22 Mart 2011 Salı
7 Ocak 2011 Cuma
Mersin'de İklim Meydanı
Mersin’deki “İklim Meydanı” tartışmasına,
Koray Abacı - BM Ortak Programı İzleme ve Değerlendirme Uzmanı
Alper Acar - BM Ortak Programı Bölgesel Proje Koordinatörü
Hakan Doğan - Adana Meteoroloji Bölge Müdürlüğü
Ali Kesikbaş - Adana Meteoroloji Bölge Müdürlüğü
Mehmet Miras - NTV Mersin temsilcisi
Prof. Dr. Kemal Taslı - Mersin Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü
katılacak ve seyircilerden gelen soruları yanıtlayacaklar.
British Council’ın İklim Değişikliği programı çerçevesinde çalışmalarını desteklediği “İklim Savuncuları”nın projelerinden biri olan ``İklim Değişikliğini Yakala`` fotoğraf yarışmasında dereceye giren 26 fotoğraftan oluşan sergi sırasıyla Van, Trabzon, Konya, Gaziantep’i ziyaret etti. Gezici sergimiz Mersin, Urfa, Adana ve Deniz’liyi de ziyaret edecek. Sergi ve “İklim Meydanı” tartışmaları hakkında bilgi almak için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
http://www.britishcouncil.org/tr/turkey-science-climate-change-debate-climate-arena.htm
Sergiye dahil olan yarışmanın iki ayrı kategoride dereceye giren fotoğrafçıları ve seçimi yapan jüri üyeleri hakkında bilgi için aşağıdaki linki ziyaret edebilirsiniz. www.britishcouncil.org.tr/DOCUMENTS/Marcom/Science/Portfolio.pdf
Gezici sergi ve iklim meydanı tartışma toplantıları aşağıda belirtilen kurumların ortak çalışmasıdır
British Council, BM Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Ortak Programı ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Bilgi Merkezleri.
14 Aralık 2010 Salı
2. Ekoloji Günleri 16 Aralık'ta başlıyor
11 Kasım 2010 Perşembe
Sizin balık kaç santim?
Greenpeace Akdeniz, 2007’de de hazırladığı balık boyları cetveli ile tüketiciyi yasal boylar konusunda uyararak, avlanırken bunlara bile uyulmadığını anlatmıştı. Denizlerde balık stokları hızla tükenirken, bir kez bile yumurtlayamamış balıkların, yani yavru balıkların avlanması ve satılmasının acilen durdurulması için yaptığı çağrıyı yineliyor. Greenpeace'in, bu kez yayınladığı ve tüketiciye dağıttığı cetvelde ise, varolan bilimsel verilere dayanan en önemli ticari türlerin üreme boylarına yer veriliyor. Önerilen boylar, bilim insanlarının en önemli ticari türlerin üreme ve bilinen stok durumlarına bağlı olarak önerdiği minimum avlanma boylarından oluşuyor. Gelecekte de denizlerimizde balık olmasını istiyorsak, yasal avlanma boylarının bilimsel verilere dayanması şart.
Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı “Yetişkin bir balık, her yumurtlamada binlerce yavru verir, oysa ona en az bir kez bu şansı vermeden avlarsak soyu tehlikeye girer. İşte bu nedenle, balık stoklarının aşırı ve kontrolsüz avlanma sonucu hızla azalması, endüstriyel balıkçılığın henüz yavru olan balıkları hedeflemelerine neden olmaktadır. Bu da tüm stokların yakın zamanda tükenmesine neden olacaktır, yani yavru balık avlanmaya ve satılmaya devam ederse yakın zamanda denizlerimizde balık kalmayacak. Biz bu projeyi balıkçılığın denetimsiz ve plansız olarak büyümesini ve artan yasadışı avlanmayı durdurmak için hayata geçirdik. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, yasal avlanma boylarını bilimsel verilere göre değiştirerek, yavru balık avını ve satışını denetlemesini ve bir an önce önemli türlerin yumurtlama ve gelişme alanlarının koruma altına alınmasını talep ediyoruz” dedi.
Balığını ölçtün mü?
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yayınladığı suürünleri sirkülerinde pekçok ticari türün avlanma boyları gerçek üreme boylarına kıyasla son derece küçük kalmakta. Örneğin, Bakanlığın sirkülerinde lüferin avlanma boyu 14 cm verilmişken aslında bu balığın üreme boyu en az 20 ila 25 cm dir. Bazı türlerin bilinen stok durumları o kadar risk altında ki, üreme boyuna erişen bireylerin yumurtlaması çok önemli. Aynı şekilde kalkan için yasal avlanma boyu 40 cm, ancak bilimsel olarak üreme boyu 42-44 cm. Ancak stokları kötü durumda olduğu için Greenpeace min 45 cm öneriyor. Greenpeace, tüketicileri, http://www.kacsantim.org/ sitesinde de yer alan önerilen balık boyları sayesinde doğru balık tüketimi konusunda bilinçlendiriyor.
Dökmecibaşı, “Denizlerimiz kirlilik, iklim değişikliği, yabancı türlerin artması, kıyısal yapılaşma, trol ve gırgır avcılığı gibi pekçok tehditle karşı karşıya. Tüm bu veriler, ilgili yaptırım ve yasaların acilen ciddi olarak uygulanmasının ve daha da genişletilerek önlemler alınmasının gerekliliğini kanıtlıyor. Aksi takdirde deniz kaynaklarının tükenmesi ile hem en değerli besin kaynaklarımızdan birini kaybedeceğiz, hem de yaşamı buna bağlı olan insanların, öncelikle balıkçıların geleceğini yokedeceğiz. Tarım Bakanlığı, acilen sürdürülebilir balıkçılık politikaları geliştirmeye ve uygulamaya başlamalı. Bunun için de tüketicileri yavru balık almamaya ve tüketmemeye çağırıyoruz” diye ekledi.
Banu Dökmecibaşı, Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu, 0 532 263 11 14 bdokmeci@greenpeace.org
Deniz Sözüdoğru, Greenpeace Akdeniz İletişim Sorumlusu, 0 532 324 32 04 dsozudog@greenpeace.org
6 Temmuz 2010 Salı
İklim Değişikliğini Yakala
15 Haziran – 15 Ağustos 2010 tarihlerinde başvuruları kabul edecek olan yarışmada fotoğraflar, iklim değişikliğine duyarlılıkları ile dikkat çeken yarışma jurisi, gazeteci ve fotoğrafçı Coşkun ARAL, oyuncu Arzu BALKAN, oyuncu Yetkin DİKİNCİLER, akademisyen Tolga HEPDİNÇLER oyuncu Tamer KARADAĞLI, Teknosa Genel Müdürü Mehmet NANE, yönetmen Ümit ÜNAL, fotoğrafçı Serkan ŞEDELE ile National Geographic Dergisi Fotoğraf Editörü Kemal NURAYDIN, Hurriyet.com.tr Kültür-Sanat Editörü Deniz ÖNER ve British Council Benim Kentim Sanat Projesi Yönetmeni Esra SARIGEDİK tarafından değerlendirilecek. Aynı zamanda fotoğraflar 23 Ağustos – 6 Eylül arasında, Hürriyet.com.tr üzerinden yapılacak olan halk oylaması ile milyonların beğenisine sunulacak.
British Council özel jürisinin iki ayrı kategoride yapacağı (serbest ve dijital kurgusal) değerlendirilmesinde birinci olan yarışmacılara 1500 TL, ikincilere 1000 TL, üçüncülere ise 750 TL miktarında para ödülü verilecek. Ayrıca Hurriyet.com.tr Kültür Sanat, sayfasında halk jürisinin birinci seçtiği yarışmacıyı Canon EOS 450D marka fotoğraf makinesi ile ödüllendirecek. Yarışmada dereceye girenler, Eylül 2010’da düzenlenecek olan ödül töreni ile ödüllerini jüri üyelerinin elinden alacaklar. Yarışma finalinin ardından tüm bu fotoğraflar bir sergi haline getirilecek ve sergi Türkiye turuna başlayacak.
27 Mayıs 2010 Perşembe
Sarı Yazma isyana çağırıyor
17 Mayıs 2010 Pazartesi
25 Nisan 2010 Pazar
Horon,halay,zeybek, sarı yazma ve çevre mücadelesi
Artık Bergama mücadelesinde yaşamı savunan ve bugün aramızda olmayan Hopdediks (Bayram Kuzu) daha mutlu yatıyor...
Senoz’daki, Fındıklı’daki nöbetçiler daha güçlü…