17 Kasım 2011 Perşembe

Sürdürülebilir Kentler Konferansı’ndan

Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye ve Fransız Kalkınma Ajansı (AFD)’nin birlikte düzenlediği “Türkiye’de Sürdürülebilir Kentler: Düşük Karbonlu Sürece Geçiş nasıl yönetilir?” konferansı 15 Kasım 2011 günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Denizbank’ın ana sponsorluğunda ve Marmara Belediyeler Birliği ve ICLEI ortaklığıyla düzenlenen konferansa Türkiye’den (Gaziantep,Seferihisar, Kartal) ve yurtdışından (Paris, Birmingham, Zagreb) (belediye başkanları, ulusal ve uluslararası kurumlarında uzmanlar ve sivil toplum, üniversite ve medya temsilcileri katıldı. Fransa Büyükelçisi Laurent Bill, açılış konuşmasında konferansın 2011 Durban ve 2012 Rio toplantıları öncesinde önemli bir girişim olduğunu, şehirlerin iklim değişikliği konusunda hem sorunların hem de çözümlerin odağında olduğunu belirtti. Fransa’da hükümetin Le Grenelle Environment inisiyatifinden bahseden Bill, nüfusu 50 binin üzerindeki yerleşim bölgelerinin iklim değişikliği eylem planı düzenlemelerinin bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Fransız Kalkınma Ajansı Direktör Yardımcısı Martha Stein-Sochas, sürdürülebilir ve eşitlikçi bir ekonomik kalkınma için çalıştıklarını, enerji ve karbondioksit tasarrufunda belediyelerin önemli bir role sahip olduğunu ve kendilerinin de yerel yönetimlere finans desteği sağladıklarını belirtti. REC İcra Direktörü Marta Bonifert: REC İcra Direktörü Marta Bonifert

ise konferansın sonunda iklim dostu kentler bildirisini imzaya açacaklarını, iklim değişikliği konusunda sorumluluk almaya hazır belediyelerin katılımını beklediklerini açıkladı.

Emekli Müsteşar, Çevre ve Orman Bakanlığı ve REC Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Z. Sarıkaya, “Sürdürülebilir Kentler için Merkezi ve Yerel Yönetimler Arasındaki İşbirliğinin Önemi” başlıklı özel bir konuşma yaptı. Sürdürülebilir kent tanımını ekolojik, ekonomik ve sosyal unsurların denge içinde sürdürüldüğü kent olarak yapan Sarıkaya, Türkiye’de merkez ve yerel arasındaki ilişkinin dinamik bir süreç olması gerektiğini çünkü devam eden göç süreci yüzünden alınan kararların sürekli gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Dünyada kent nüfusunun her hafta bir milyon arttığını söyleyen Sarıkaya, Türkiye’de kentsel nüfusun %70 seviyesinden olduğunu ve en büyük nüfus artış oranının ise 1980-85 yılları arasında gerçelşetiğini ifade etti. Son dönemlerde çevre denetimlerinin bakanlıklardan yerel yönetimlere yetki devri söz konusu olduğunu fakat yerel yönetimlerin bu yetkileri kullanacak kapasitede olmadıkları takdirde çevreye daha çok zarar verildiğini belirten Sarıkaya özellikle çevre ve iklim konularında gelişmiş ülkelerden gelişenlere, merkezden yerel teknoloji transferinin gerekliliğini vurguladı.Grenelle de L’environment inisiyatifinden bahseden Bill, nüfusu 50 binin üzerindeki yerleşim bölgelerinin iklim değişikliği eylem planı düzenlemelerinin bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Fransız Kalkınna Ajansı Direktör Yardımcısı Martha Stein-Sochas, sürdürülebilir ve eşitlikçi bir ekonomik kalkınma için çalıştıklarını, enerji ve karbondioksit tasarrufunda belediyelerin önemli bir role sahip olduğunu ve kendilerinin de yerel yönetimlere finans desteği sağladıklarını belirtti. REC İcra Direktörü Marta Bonifert: REC İcra Direktörü Marta Bonifert ise konferansın sonunda iklim dostu kentler bildirisini imzaya açacaklarını, iklim değişikliği konusunda sorumluluk almaya hazır belediyelerin katılımını beklediklerini açıkladı.

Konferansın “Geleceğin Kentlerine Doğru: Kentler iklim değişikliğine nasıl cevap verebilir?” başlıklı oturumunda iklim değişikliğine yerel çözümlerin nasıl bir kavramsal çerçevede ele alınabileceği tartışıldı. Oturum başkanlığını yapan Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İcra Komitesi üyesi Prof. Korel Göymen günümüzde çevre konusunda klasik kamu yönetimi anlayışından yönetişim anlayışına geçilmesi gerektiğini, planlamanın yerel ve bölgesel olması gerektiğini belirtti. Çevre ve iklim konusunda kalkınma ajanslarının ve kent konseylerinin yeni aktörler olarak yerlerini aldıklarını; Türkiye’de sayısı 100’ü geçen kent konseylerinin stratejik planlamalar yaptıklarını ve iklimin bir başlık olarak bu planlarda yer aldığını vurguladı.

Local Governments for Sustainability Avrupa Bölge Direktörü. Gino Van Begin, ICLEI olarak iklim konferanslarını yakından izlediklerini ve hükümetleri etkilemek için çalışmalar yaptıklarını anlatarak konuşmasında başladı. Ekolojik borcumuzun artmasını, kürenin ısınmasını ve kentleşmenin artmasını küresel eğilimler olarak tanımlayan Begin, Avrupa’nın çeşitli kentlerinden yenilenebilir enerji üretimi ile ilgili yerel yasalardan örnekler verdi. Ayrıca hazırladıkları "Şehir İklim Kataloğu” ile şehirlerin iklim alanındaki etkinliklerini, hedeflerini ve başarılarını bir araya getirmeyi hedeflediklerini belirtti.

Oturumun son konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı Prof. Refik Erzan’dı. Erzan, Master Card için hazırladıkları Türkiye’nin İlleri Sürdürülebilirlik Araştırması’nın sonuçlarını paylaştı. Ekonomik, sosyal ve çevresel ayaklar üzerinde oluşan bu iller endeksinde Eskişehir ve Kayseri, Konya ve Bursa üst sıralarda olduğunu, Ankara ve İzmir’inde İstanbul’un önünde yer aldığını belirtti. Erzan, ekonomi geliştikçe çevrenin aynı ölçüde gelişmediğini, çevreye verilen önemin ekonomiyi de canlandırması gerektiğini savunan Erzan, kentlerin sürdürülebilirliği sağladığı ölçüde iklim değişikliğine dayanaklı hale geldiğini vurguladı.

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr.Asım Güzelbey, belediyelerin geleceği düşünmek adına iklim değişikliği konusunda da atım atmaları gerektiğini ve bu çerçevede Türkiye’de ilk olarak Gaziantep’te iklim eylem planının hayata geçirildiğini belirtti. Güzelbey, Şubat 2010’da başlayan iklim eylem planı çalışmaları 2010 sonunda bitirildiğini ve Fransız Kalkınma Ajansı’ndan büyük ölçüde yardım gördüklerini söyledi. Gaziantep’in enerji envanterini çıkardıklarında konutlardaki enerji tüketiminin neredeyse sanayi ile aynı oranda olmasına şaşırdıklarını belirten Güzelbey oranları şu şekilde verdi. %34 sanayi, %33 konut,%20 ulaşım ve %13 atık. 2023 yılında hedeflerinin ilde kişi başı karbon ayakizini %15 azaltmak olduğunu belirten Güzelbey, 3 milyon metrekare üzerinde 200 bin nüfuslu ekolojik bir kent planladıklarını belirtti. Bu kentte evlerin minimum enerjili, yeşil çatılı olacağını, kent bahçeleri, organic tarım alanları ve kültür havzaları yapacaklarını vurguladı.


Konferansın programı için http://www.surdurulebilirkentler.org/download/AFD_gundem.pdf

4 Kasım 2011 Cuma

EKOIQ’nun 12. sayısı çıktı!

· Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Diyalog ve Eylem Çağrısı: Vizyon 2050
14 sektörden 29 küresel şirket elini taşın altına koydu. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) 20 ülkeden yüzlerce şirket ve uzmanla diyalog yürüttü. Gezegenin geleceğine dair en önemli sürdürülebilirlik rehberlerinden biri olan Vizyon 2050 sıkı bir uyarı olma niteliği taşıyor.

· Madencilik Nereye Kadar?
Sanayi üretimini toptan bitirelim diyemeyeceğimize göre maden çıkarmaya da devam edeceğiz. Peki, ama nasıl? Sürdürülebilir bir madencilik mümkün müdür?

· Ateşböceklerinin Peşinde Bir Ömür Ali Nihat Gökyiğit
Türkiye’de sürdürülebilirlik üzerine proje üreten ilk işadamlarından, hem TEMA’nın hem de ÇEDBİK’in kurucuları arasında yer alan Ali Nihat Gökyiğit yıllar içinde bir sivil toplum öncüsü olarak da sivrildi.

· Herkes Nereye Gitti?
Evden çalışmanın muhtelif yan etkileri biliniyor aslında. Asosyallik, disiplinsizlik, zamanlama sorunları… Ama bu sorunlar yavaş yavaş aşılıyor ki sadece çokuluslu şirketler değil, Yalova Belediyesi bile kısmen bu uygulamaya geçmiş durumda.

Büyük kitap zincirlerinde, gazete ve dergi bayilerinde satışa sunulan EKOIQ, ayrıca internette, www.idefix.com , www.kitapyurdu.com ve www.hepsiburada.com adreslerinden de temin edilebiliyor. EKOIQ dergisi, Ocak ayından itibaren aylık olarak okurlarıyla buluşmaya başlıyor.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Deniz Canlılarına Özgürlük ve Yaşam Hakkı

Deniz Canlılarına Özgürlük ve Yaşam Hakkı

7 KASIM 2011 PAZARTESİ.

7:30-830 Kahvaltı

09:00 Sarıgermeye hareket.

10:00 Etkinlik başlangıcı

11:00 Suya giriş

Sualtından basın bildirisinin okunması

Soru cevap

Sudan çıkış

( teknik dalış PROSAT üyesi 1.sınıf dalgıçlar tarafından yapılacaktır. Kamera sistemi ile dalış canlı olarak yukarıdan izlenecek ve sualtından okunacak olan bildiri dinlenebilecektir )

( Bu etkinlik tüm yurtta eş zamanlı olarak yapılacaktır; etkinliğe katılmak isteyen dalış okulları ve spor kulüpleri aynı gün bulundukları yerde YUNUSLARA ÖZGÜRLÜK mesajı verecekelri etkinlikler düzenleyeceklerdir )

11:40 Basına demeç verme

Deniz biyolojisi, ve deniz canlıları konularında uzman akademisyenlerin sunumları

Ünlü konukların ve sanatçıların konu ile ilgili görüşlerini açıklamaları

fotoğrafların çekilmesi

12:30 İlk öğretim okulu öğrencilerinin carettacaretta etkinlikleri

öğrencilerin resim sergisinin gezilmesi

öğrencilerin yazdıkları şiirleri okumaları

çocukların uçurtmaları uçurtması ve havada karada suda tüm canlılara

özgürlük için mesajların verilmesi.

Suda yapılacak olan diğer etkinlikler

( Etkinlik sırasında etkinlik alanında stand açacak olan firmalar ikramlarda bulunacaklardır. Sarı Germe Çevre derneği Gözleme ikramında bulunacaktır )

14:00 katılımcılara Teşekkür belgelerini vermeleri ve Ortaca Bakım evine hareket.

14:30 Araçlarla alandan ayrılış

Ortaca bakımevini ziyaret

Ağaç dikimi.

Konu ile ilgili uzmanların Ormanların korunması ve önemi hakkında

sunumları

17:00 Otele donus

20-00 Aksam yemegi

8 KASIM 2011 SALI

10:00Tekne turu ile İZTUZU sahiline ziyaret.

12:00Öğlen yemeği

13:30kara yolu ile DEKAMER (Deniz Kaplumbağaları Rehabilite Merkezini ziyaret) Dekamer vakfının kurucusu KAPTAN JuneHaimoff ile tanışma

15:00Dalyan Geçici bakımevi ziyareti…

16:30Dalyan’a dönüş Dalyan Belediye Başkanına Teşekkür Belgesinin sunulması

Bu etkinlik HAYTAP ( Hayvan Hakları Federasyonu ) tarafından düzenlenmektedir.

7 / 8 kasım Tutsak Deniz Canlılarına Özgürlük ve Yaşam Hakkı etkinliğe destek verenler ;

DEKO Deniz teknolojileri ve sualtı sporları san.ltd.sti

PROSAT ( Profesyonel Sualtı Adamları Topluluğu Derneği )

SUALTI Gazetesi, İstanbul Hiperbarik, Ortaca Belediyesi , Dalyan Belediyesi,

Köyceğiz Belediyesi, Palmiye Restaurant, ADD Ortaca, SARÇED Sarigrmecevre koruma dernegi DAYDALA TURİZM, GÜR-DİL , Ortaca Cengiz Topel İlk öğretim okulu ve öğrencileri , Adana Hiperbarik , MEDEX , İSTANBUL BOAT SHOW

Dalyan Belediye Başkanı Sn. Arif Sarı

Dalyan Tekne Kooperatifi Başkanı Sn. Atilla Gültekin

Dekamer Vakfı Kurucus Kaptan JuneHaimoff

ETKİNLİĞE KATILACAK OLAN ÜNLÜLER VE SANATÇILAR

Cemal HÜNAL, Savaş KARATAŞ , Tunç ZİLELİOĞLU , Namık EKİN

ETKİNLİĞE EŞ ZAMANLI OLARAK BULUNDUKLARI NOKTALARDA KATILACAK OLAN DALIŞ MERKEZLERİ ;

Naturablue, OceanidsDivingCentre, MTM Scuba ,, Badim dalış merkezi , Aşkın Diving

Islak Mavi Dalış merkezi, SirenaDivin, Derin Diving, Akdeniz can kurtarma merkezi, Mavi Yıldız , Weekendivers, Side SlinceDiving, BSAM, A&P diving, Hamsi Diving, Archipeldiving

EgeoctopusDiving, Şişli Sualtı merkezi, ,OASİS Diving, Sun Diving, CKC Diving, Tuzla deniz Yıldızı dalış merkezi, PradiseFoundDivingCentre, Kaş Explorers, OctopusDivingCentre, AquaproDiving, ,SeahorseHolidays, KalkedeonDivingCentre, Amfibyum Dalış Merkezi

Samsun Balık Adamlar Kulubu ,Star Diving Academy , İzmir Yelken Akademisi

Destek veren Dernekler ve gruplar

KASAD, BOSAD,İDM, DENİZ KÜLTÜRÜ DERNEĞİ , SEA SHEPHERD TURKEY

YUNUS PARKLARI KAPATILSIN GRUP, DENİZİ SEVİYORUM GRUBU SYMBİOSİS, PROSAT, Anytimefor Animals E.V, WDSF, PROWAL, GREENPEACE, SAD, AFAG, DEMAG, SMSK

Destek veren Firmalar,Kurumlar, yayın organları

İSTANBUL HİPERBARİK , TEKTRİBEDİVERS, DİPSAN, VİRA HABER

MARİNE PHOTO , NEOKS, KOCAELİHİPERBARİK, ANADOLU HİPERBARİK

ADANA HİPERBARİK , DENİZ MAGAZİN, TİMURCA, DİPSAN

REİS DALGIÇLIK, MARİNMET

http://www.sualtigazetesi.com/?p=8771

26 Ekim 2011 Çarşamba

II. Yeşil Ekonomi Konferansı: Yeşil Yerel Seçenekler

Yeşil Düşünce ve Heinrich Boll Stiftung Derneği tarafından düzenlenen 2. Yeşil Ekonomi Konferansı, 22 Ekim Cumartesi günü İstanbul/Beyoğlu’nda, Cezayir Toplanti Salonu'nda gerçekleştirildi. Yeşil Yerel seçenekler teması altında düzenlenen konferansta yeşil belediyecilik, yeşil enerji, kent tarımı ve yeşil kent planlaması konuları tartışıldı.

Heinrich Böll Stiftung Derneği’nden Özgür Gürbüz hoşgeldin konuşmasını yaptıktan sonra sözü açılış konuşmaları için Yeşiller Partisi Eş Sözcüsü Yüksel Selek‘e ve Heinrich Böll Stiftung Derneği’nden Dr. Ulrike Dufner’e verdi. Dufner 2009 yılında düzenledikleri ilk konferansta makro politikalara deği


Şehrin son 5 ila 10 yıl içinde iklim koruma, atık, ulaşım,gürültü, çevresel yönetim, arazi kullanımı alanlarında neler yaptığı son 5 ila 10 yıl içinde neler yaptığı ve ileride ne hedefler koyduğuna


koruma alanı. Şehirde toplu taşıma yaygın ve yurttaşların %99’u bir metro veya otobüs durağına 300 metre mesafede yaşıyor. Hamburg 1990'dan 2006'ya karbon emisyonlarını %15 azaltmış, 2020 hedefi ise %40. İklim koruma için harcanan kaynağın büyük kısmı binalara ve ulaşıma gidiyor. Şehirde rüzgar, güneş ve biyokütle alanlarında çalışan 100’den fazla işletme var ve bu işletmelerin yıllık toplam cirolarının 5 milyar Avro. Avrupa Komisyonu’nun verdiği Avrupa Yeşil Başkent ödülünin başlıca kriterleri, yüksek çevresel standartlar, çevresel iyileştirme ve sürdürülebilir kalkınma alanında mecut ve gelecek projeler ve diğer şehirlere örnek olma kapasitesi. bakılıyor. Türkiye’den Bursa ve Trabzon, 2014 Avrupa Yeşil başkent ödülüne aday.ndikleri, bu seneki konferansta ise yerel düzeyde yeşil politikalar üzerinde duracaklarını söylerken Yüksel Selek, ulusal ve yerel düzeyde bütünsel yeşil politikalar geliştirme konusundaki çabaların henüz istenen seviyede bulunmadığını vurguladı.

Hamburg Kentsel Gelişim ve Çevre Bakanlığı’ndan Dirka Griesshaber sunumunda Hamburg’un 60’lardan bugüne değişimini ve 2011 Avrupa Yeşil Başkenti ödülünü nasıl aldığını anlattı. Hamburg Almanya’nın ikinci büyük kenti olarak karar alma süreçlerinde etkili. Kentin %40′ının

orman, park, tarım alanı ve doğal


Planlama metodolojisini tartışmak lazım

Griesshaber’ın sunumunun ardından Yeşil belediyelerin unsurları” başlıklı ilk oturumda Prof. Dr. Haluk Gerçek (İstanbul Teknik Üni. Öğr. Gör.), Yar. Doç. Dr. Koray Velibeyoglu (İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü), İkbal Polat ve Orhan Esen söz aldılar. 3. köprü güzergahının İstanbul’un kuzeydeki orman ve su toplama havzalarının içinden geçtiğini aktaran Prof .Gerçek; yerel yönetim ve yurttaşlar olarak bu projeleri neden durduramıyoruz sorusunu sorarak karşı çıkmak yanında alternatif de sunmak gerektiğini özellikle vurguladı.

Gayrimenkul lobilerinin de ulaşım politikasında etkisi olduğunu ve

İstanbul’da yapılması planlanan 3. Köprü bir ulaşım projesi değil arazi geliştirme projesi olduğunu ifade etti. Gerçek “3. Köprü ve Avrasya Tüneli'ni yerel yönetime Ankara kabul ettirdi, planlarda yoktu. Kent üzerinde çok büyük etkileri olacak, yapılmamalı” derken günümüzde arazinin

kullanım değerinin değil değişim değerinin (rant) önemli olduğunu vurguladı.

60’larda bölücülük olur diye bölgesel planlamanın terkedildiğini anlatan Polat, şehir planlama metodolojisinin demokratik işlemediğini çünkü güçlü çıkar gruplar tartafından yönlendirebildiğini belirtti. Belediye Meclis toplantılarının en büyük gündem konusunun plan tadilatları olduğunu, örneğin tarım yapan çiftçinin dahil edilmediğini ve bu tüm bu sorunlar yüzünden planlama metodolojisinin tartışılmaya açılması gerektiğini vurguladı. Mimari konusuna değinen Orhan Esen

yerelde ciddi izleme mekanizmaları kurmanın elzem olduğunu çünkü ölçek patlaması yaşandığını sözlerine ekledi. İstanbullu’nun su ayak izinin Bulgaristan’dan Düzce’ye kadar uzandığının da altını çizen Orhan Esen, İstanbul’da su tüketiminin körüklenmesinin ana nedeninin İstanbul Belediyesi ne kadar uzaktan su getitirse ihalelerin o kadar çok olması şeklinde yorumladı.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden Yar. Doç. Dr. Koray Velibeyoglu, yeşil kentin sınırları konusunda yaptığı konuşmasına mahalle kavramının yok olmak üzere olduğu tespiti ile başladı. “Bir kenti ne kadar dolaşıyoruz, ne kadar yürüyoruz, ne kadar anlamaya çalışıyoruz?” sorularını yönelten Velibeyoğlu, kentin algılanabilir bir sınırı olması gerektiğini belirterek Aristo’nun: “Kent nüfusu 10 bin kişi olmalı, antik tiyatroda toplanabilen, yüzyüze gelip siyasi kararlar alabilen insan sayısı kadar” sözlerini aktardı. Velibeyoğlu, 20. yüzyılın ilk yarısında Ebenezer Howard’ın İngiltere’de Bahçekent modelini geliştirdiğini ve Engels’in de 1857'de kötü konut koşullarını anlatan bir rapor yazdığını anlattı.


Dikili jeotermal ile ısınıyor


3, oturumda “Yeşil Seçenekler” başlığı altında yerel enerji, yerel ekonomi ve tent tarımı uygulamaları ele alındı. Dikili Jeotermal AŞ. Yönetim Kurulu başkanı Hüseyin Çelik, Dikili’nin jeotermal ile ısıtılmasının bir ütopya olarak görüldüğünü, 2007′de büyük üretim

kuyusu açtıklarını ve 2008′de ise 350 konut

ısıtmaya başladıklarını anlattı. Çelik, 2500 konutun ısıtma altyapısının sonuçlandırıldığını; tüm kamu hizmeti verilen alanların ve okulların jeotermal enerji ile ısıtıldığını; 2011 için 1500 konut, temel hedefin ise 7000 konut olduğunu ekledi. Sözkonusu yatırımların hayata geçirilmesinde en büyük güçlüğün küçük belediye bütçesiyle yapılması olduğunu ve devletten destek alamadıklarını vurguladı. Jeotermal alanların korunmasının da çok önemli olduğunu belirten Çelik, Dikili’de termal turizm ve seracılık koruma bölgesi oluşturulacağının haberini de verdi.


Kars’tan Tohum İzi Derneği‘nden İlhan Koçulu, gıdanın şiketlerin eline geçtiğini,

tohumların kaybolduğunu 2006’dan sonra öğrendiğini belirterek Kars’ta yürüttükleri faaliyeti şöyle anlattı. “Kars’tan göçü nasıl önleriz diye başladık. Gıdamıza, toprağımıza egemen olalım diyerek kültürel ve biyoçeşitliliğin yoğun olduğu köyleri seçtik. 10 köyde kaybolan tohumları ele almakla başladık. Kavılca ve kırmızı buğday başta olmak üzere bir çok çeşidi yeniden ürettik. Tohum satın alıyorduk, gübre ve ilaç istiyordu, 35-40 litre mazot tüketiyorduk. Yerli tohumda az su kullanılıyor, ilaç istemiyor, mazot tüketimimiz 20 litreye düştü. Yerli tohumları kullanmak daha karlı hale geldiğini gördük. Köyler arası bir dayanışma oluştu. Türkiye, Fransa ve Belçika’dan gruplar köylerimizi ziyaret ediyorlar. Köyde 1880′de bir yabancı bir mimarın yaptığı binada.Eko-müze kurduk. Yanında 20m2 satış dükkanı açtık. Hastalıklarda şifalı bitkiler kullanır hale geldik. Çocuklarda ishal ve bazı kadın hastalıklarını iyileştirebildik, bununla birlikte sağlık masrafları da azaldı. Bakkallarda ve

fırınlarda yerli buğday kullanıldığını görünce mutlu oluyorum”.

Yeryüzü Derneği‘nden Aytaç Timur, dünyada kent bahçeciliği adına neler yapıldığını örnekleyerek konuşmasına başladı. “Küba'nın başkenti 2,2 milyonluk Havana'da, şehirlilerin tükettiği besin maddelerinin % 80’i kent bahçelerinde üretilmiş. Moskova'da yaşayanların üçte ikisinin kent bahçesi var. Kanada'nın Montreal kentinde geçen yıl kent bahçelerinde 80 ton üretim yapılmış. Şanghay'da 2500 kilometrekarelik alan yine kent bahçesi.” Timur, İstanbul’da kent bahçeciliği projelerini duyurduktan sonraki gelişmeleri ise şu sözlerle anlattı.


Başakşehir’den Tuzla’ya kadar olan bölgeden 180 kişi bize başvurdu. Bahçeci adaylarıyla buluştuk, toplantı yaptık, fide dağıttık.İki tane çocuk yuvası kent bahçecimiz var.Cocuklar sebze-meyve nasıl yetişiyor öğreniyorlar. İstanbul Permablitz Grubu ve Slow Food Balkon Bahçeciliği konviviyumu ile çalıştık. Belediyeler bizle uzun görüşmeler yaptılar, herhalde oy çıkmaz diye vazgeçtiler.Bahçeciler artarsa belediyeler buna kayıtsız kalamaz. Bu yıl 800 kilo ürün aldık.”

Türkiye’de yavaş şehirler çoğalıyor.


Konferansın son oturumunda Çanakkale 18 Mart Üni. Öğr. Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ferah Özkök sorumlu turizm, Çanakkale 18 Mart Üni. Öğr. Görevlisi Prof. Dr. H. Rıdvan Yurtseven yavaş şehirler ve son olarak BM Habitat AGFE temsilcisi Cihan Uzunçarşılı Baysal, kentsel dönüşüm üzerine sunumlarını yaptılar.

Özkök, başka bir turizm mümkün mü sorusuna yanıt verirken son yıllarda agro-turizm, soft-turizm, sürdürülebilir turizm kavramlarının geliştiğini, eko-turizmin bir turizm çeşidi değil bir yaklaşım olduğunu belirti. Eko-turizmin başlıca kriterleri arasında doğal bir alanı ziyaret, olumsuz etkileri azaltmak, yerele saygılı yapılaşma ve çevresel farkındalığın geldiğini belirtti.

Yurtseven’de, “Yavaş Şehirler” başlıklı sunumunda Citta Slow, sürdürülebilirliği ve örgütlülüğü temel alır. Yavaş Şehirler Slow Food felsefesi üzerine kuruldu. Türkiye’deki yavaş şehirler:Akyaka-Muğla (2011), Gökçeada-Çanakkale (2011) , Taraklı-Sakarya (2011) , Yenipazar-Aydın(2011) ,Seferihisar-İzmir (2009). Baysal da İstanbul’da kentsel dönüşüm ve TOKİ’nin rolü üzerine bir sunum yaptı. Baysal konuşmasında AKP’nin İstanbul’u uluslararası sermayeye pazarlamak üzere marka kent yapmaya çalıştığını, kentsel dönüşüm adı altında yoksul kesimlerin barınma haklarını ellerinden aldığına dikkat çekti. Kentlerin insan üzerine kurulu birer sosyal organizma olduğunu vurgulayan Baysal insanı göz ardı eden kent politikalarına karşı çıkmanın yolunun mahalleleri savunmaktan geçtiğini savundu. Konferans,İstanbul’da kentsel dönüşümü ele alan “Ekümenopolis” belgeselinin gösterimiyle sona erdi. Gösteriden sonra filmin yönetmeni İmre Azem soruları cevaplandırdı.

Konferansın programı için http://www.yesilekonomi.org/

Avrupa Yeşil Başkenti Ödülü

http://ec.europa.eu/environment/europeangreencapital/index_en.htm

Ekümenopolis

www.ekumenopolis.net/


25 Ekim 2011 Salı

Van- Vahit Akça

STGM Bülteni

23 Ekim'de yasadigimiz Van depreminin ardindan, her kentte yardimlari organize ederek Van'a yonlendirmek icin pek cok orgut, kurulus ve gonulluler buyuk bir ozveriyle calismalar yurutmeye basladi. Yaklasan kis ile beraber aciliyeti artan eksikliklerin giderilmesi icin bolgedeki sivil toplum orgutu temsilcilerden aldigimiz ihtiyac listesini sizlerle paylasmak istedik. Guvendiginiz kanallardan yardim yaparken bu listeyi de goz onunde bulundurabilirsiniz. Listedeki ihtiyaclari karsilayabilecek firmalara ve kurumlara da bu cagriyi iletebilirseniz cok seviniriz. Bununla beraber nasil ve nereye yardim yapabileceginiz konusunda bilgi almak isterseniz, yardimlarin hemen her sehirde toplandigi adreslerin bilgisini derleyen, gonullulerin bir araya gelerek olusturdugu internet aglarinin baglantilarini da asagida bulabilirsiniz.


Ihtiyaclar:
  • Kis kosullarina uygun cadir.
  • Battaniye, yorgan, uyku tulumu, mat
  • Isiticilar (Tuplu, elektrikli), cep sobasi, soba
  • El feneri ve benzeri pille calisan aydinlatma gerecleri ile pil
  • Kislik her turlu kiyafet ve ic camasir
  • Kadin pedi, bebek bezi, islak mendil, sabun, anti-bakteriyel jel vb urunler
  • Oyuncak, cocuk kitaplari vb.
  • Bebek mamasi, konserve, kuru gidalar, bakliyat ile enerji verecek cikolata vb urunler.
  • Her turden ilac. (Turk Tabipler Birligi ile Turk Eczacilar Birligi ile iletisime gecebilirsiniz)
  • Her grup kan bagisi (Kizilay'a kan bagisi yapabilirsiniz.)
Internet baglantilari:


Van Depremihttp://vandepremi.org/


Van Depremi Yardim Bilgilerihttp://vandepremi.com/


Yalniz Degilsin Vanhttp://yalnizdegilsinvan.wordpress.com/


Van Dayanisma Facebook Grubuhttps://www.facebook.com/vandayanisma


Van Dayanisma Twitter

http://twitter.com/#!/VanDayanisma

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...