12 Mayıs 2010 Çarşamba

EKOIQ’nun Mayıs-Haziran sayısı çıktı

Türkiye’nin ilk “Yeşil İş / Yeşil Yaşam” dergisi EKOIQ’nun Mayıs-Haziran sayısı yayınlandı.

BZD Yayın ve İletişim tarafından iki ayda bir yayınlanan EKOIQ’nun bu sayısında KOBİ’lerin Yeşil Dönüşümdeki rolünden Yeşil ürün pazarının krizden nasıl etkilendiğine kadar uzanan birbirinden ilginç konular yer alıyor. Derginin bu sayısının en ilginç bölümlerinden biri de nükleer enerji tartışması. Nükleerin yenilenebilir bir enerji olup olmadığı konusunda Prof. Hayrettin Kılıç ve Prof. Osman Kemal Kadiroğlu tam ters tezler ortaya koyuyorlar. 10 Yılın 10 Büyük Çevre Olayının de ele alındığı dergide, E-Okuyucu ile basılı kitabın hayli şaşırtıcı bir karşılaştırmasını da okuyabilirsiniz.

10 Yılın En Önemli 10 Çevre Olayı

Türkiye’nin Çevre Şampiyonları Belli Oldu

Tabağımızla Gezegenimiz Arasında: Slow Food

KOBİ’ler ve Yeşil Dönüşüm

Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat

Eco Market 2009: Yeşil Pazar Büyüyecek

Doç. Dr. Etem Karakaya: “Türkiye NAMA Stratejisini Benimsemeli”

Bilgisayarlar ve Yeşil Bilgi İşlem

Yeşil Canavar: Greenwash

Kamuda “İklim İşleri”

İklim Platformu Yola Çıktı

İnegöl’de bir EKO-OKUL

E-Okuyucu Basılı Kitaba Karşı!

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Haftanın Yeşil Gündemi

Bursa Nilüfer’de karbon ayakizi projesi


Başka Derneği, Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Yerel Gündem 21 ortaklığı ve GEF Küçük Destek Programı (SGP) desteği ile kısa adı “Küçük Adımlar Büyük İzler Doğurur” olan Bursa’nın Nilüfer İlçesi’nde Karbon Ayak İzimiz Hakkında Farkındalık Yaratma Projesi’ni 2010 Mart ayında başlattı. Proje kapsamında, Nilüfer İlçesi’nde anketler aracılığıyla mevcut durum saptandı. Bu veriler, yazılım programı aracılığıyla erişilebilir bir veri tabanına girilecek. Bu sayede ilk defa mahalle ölçeğinde bir karbon emisyon ölçüm sistemi ile yerel bir bölgenin karbon ayak izi haritası oluşturulacak. Mahalle sakinlerinin katılımıyla farkındalık amaçlı eğitimler gerçekleştirilecek. Kişi başına düşen karbon ayak izini azaltmaya yönelik olan önlemler tanıtılacak ve kişilerin hane başına gerçekleştirdikleri gelişimi izleme olanağı sağlanarak, iklim değişikliği konusunda kişilerin yapabilecekleri hakkındaki bilinç yaygınlaşabilecek.


Geçti göç kervanı

Anadolu'nun son göçer Yörük aşiretlerinden Sarıkeçililer, herkesi 8-9 Mayıs 2010 tarihlerinde düzenlenecek olan '4. Göç Kervanı Şenliği'ne bekliyor. Mersin'in Gülnar ilçesindeki şenliğe Atlas, Buğday Derneği ve Doğa Derneği destek veriyor. Şenlikte panel, Yörük düğünü, doğa yürüyüşü, konserler olacak; katılımcılar Sarıkeçililerin yaşam tarzını tanıma olanağı bulacak. Sarıkeçililer’in Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Çoban Savran 'Biz Yörükler, ateş yakamayan gençlere güven olmaz deriz. Gelin ateşi birlikte yakalım, yüzyıllardır süren bu göç yüzyıllar boyu sürsün' diyerek herkesi 4. Göç Kervanı Şenliği'ne davet ediyor.

Bahar Buluşması’nda ana tema “Gıda”

Yeşil ve Sol Bahar Buluşmalarının üçüncüsü 19 – 23 Mayıs 2010 tarihlerinde Balıkesir’in Erdek ilçesinin Ocaklar Beldesi’nde gerçekleştirilecek. Son yıllarda gıda üretiminin ve tüketiminin sistematik bir şekilde, gerek çok uluslu gerekse ulusal olsun, temelde şirketlerin talepleri doğrultusunda şekillendirilmesi, gıda ekonomisi üzerinde bir egemenlik kurulmasının kurulmaya çalışıldığı düşüncesinden hareketle buluşmanın ana teması “Gıda” olarak belirlendi. Buluşmada, Başka Bir Gıda Mümkün Girişimi’nin tam buğday ununu sağlayan değirmenin de yer aldığı Gönen’e bağlı Gaybular Köyü’nde, bu yıl ilki düzenlenecek Halk Üniversitesi bünyesinde “değirmencilik”, Paşalimanı Adası’nda “ot toplama ve tohumculuk” ve Ocaklar’da “fırıncılık” dersleri verilecek.

29 Nisan 2010 Perşembe

Çevreci Gençler Denizlerde...

Çevreci gençler 30 Nisan 2 Mayıs tarihleri arasında “Denizler” konusunu tüm yönleri ile tartışmak üzere Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geliyor. Farklı konular ile ilgilenen 400 genç, Denizler ve Denizcilik konularını tartışmak, bilgilenmek amacı ile Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu – TÜRÇEK tarafından Haliç Kongre Merkezi’nde 3 günlük bir zirve de bir araya geliyorlar. Ulusal Gençlik Çevre Zirvesi 9. yılında Denizler konusunu ile gençleri ve uzmanları bir araya getiriyor. 3 gün boyunca Denizler ve Biyoçeşitlilik, Denizler ve Kirletici Kaynakları, Denizler ve Ulaşım konuları üzerine 14 panelin düzenleneceği zirvede, Denizcilik politikaları, balıkçılık, iklim değişikliği ve denizler, deniz kazaları gibi konular uzmanlar tarafından katılımcılar ile tartışılacak. 2002 yılından günümüze kadar Sivil toplum kuruluşları, üniversite kulüpleri ya da bireysel insiyatif kanalıyla çevre koruma ve geliştirme çalışmaları yapan gençleri ayrım gözetmeyen demokratik bir ortamda bir araya getirmek amacı ile “ Ulusal Gençlik Çevre Zirveleri – AKASYA ” zirveleri düzenlenmektedir. Bu alanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından 2007 yılında“ Türkiye’deki en iyi gençlik uygulamaları”ndan biri olarak ödüllendirilmiş.
Haliç Kongre Merkezi Sinema bloğunda 400 gencin bir araya geleceği Zirvede sivil toplum kuruluşları standları ile gençler ile buluşacak.

İletişim
Kerem ATEŞ – AKASYA Zirveleri Kurumsal İletişim Sorumlusu
0216 338 00 17 / 0 532 416 96 12
kurumsal@akasyaplatform.org
www.akasyaplatform.org
Anında bilgilenmek için www.twitter.com/akasyaplatform

25 Nisan 2010 Pazar

Horon,halay,zeybek, sarı yazma ve çevre mücadelesi

25 Nisan saat 12'ye doğru İstanbul Kadıköy Tepe Nautilus'un önüne gelenleri Türkiye'nin değişik bölgelerinden semboller, türküler, müzik aletleri,flamalar ve bayraklar karşıladı. Az sonra başlayacak yürüyüşün ve Kadıköy Meydanı'ndaki mitingin konusunu bilmeyenler, bölgelerin temsil edildiği bir festival var zannedebilirdi. Artvinli gençleri, Dersimlileri, Ege köylülerini,Amasralıları,Hasankeyflileri bir araya getiren yaşamı yok eden enerjiler. Kimi yerde nükleer kimi yerde termik santral. Kimi bölgede HES kimi bölgede baraj. Çernobil felaketinin 24. yılında, 6 bin kişi yaşam alanlarını tehlikeye atanlara, topraklarını kirletenlere, derelerini satanlara dur demek için bir araya geldi. Türkiye'de doğal yaşam belki de bugüne kadar hiç olmadığı kadar saldırı altında ve bu tekil çevre mücadelelerini ortaklaşmaya itiyor. İrili ufaklı kampanyalar gelişen iletişim araçları sayesinde yeni yeni bir araya geliyor, değişik bölgelerden yurttaşlar, aktivistler, yerel yöneticiler, hemşehri dernekleri dertlerine ortak bir çözüm arıyor. Seslerini bakanlara, milletvekillerine, medya kuruluşlarına duyurmak istiyorlar. Örneğin 75o'si Karadeniz'de olmak üzere 1700 baraj ve HES projesinden bahsediliyor. Bu projelerin yaratacağı tahribatı ortak bir mücadele olmadan engellemek ve daha geniş anlamda enerji politikaları ile birleştirmeden düşünmek mümkün olamaz (Bu konuda Ümit Şahin'in Yeşil Gazete'de yayınlanan "HES'lere karşı mücadele" yazısını okumanızı tavsiye ederim). Bugüne kadar Mersin Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer santralin dışında Sinop'ta ve İğneada'da da santral yapılması son dönemde gündeme geldi. Öte yandan yapım ya da planlama aşamasında 47 yeni kömürlü termik santral bulunuyor. Greenpeace'in hesaplamalarına göre Sinop Gerze'de kurulacak olan 1000 MW gücündeki ithal kömür ve motorin ile çalışacak termik santral yılda 6 milyon ton CO2 salımı yapacak. İstanbul'daki miting ile eş zamanlı olarak Sinop-Gerze'de de bir miting yapıldı. Radikal'in haberine göre 6 bin, Sendika.org'un haberine göre ise 20 bin kişi termik santralin yapılmasına hayır dedi. Elbette bu tür etkinliklerle ülkenin enerji ve su politikaları bugünden yarına değişemeyecek ancak artık halkın katılımını gözetmeyen, tepeden inmeci,sürdürülebilir olmayan, doğal yaşamı tehdit eden, kirli enerjilere dayanan politikaların karşısında artık daha güçlü bir sesler var. Ayrıca mitingin açılışında dendiği gibi
Çoruh’tan,Senoz’dan,Şavşat’tan Fındıklı’dan,Papart'tan,Hemşin’den,Macehel’den,Sinop’tan, Cbayram ide’den, Bartın’dan , Görele’den tüm Karadeniz'den geldik ya biz,

Artık Bergama mücadelesinde yaşamı savunan ve bugün aramızda olmayan Hopdediks (Bayram Kuzu) daha mutlu yatıyor...
Yuvarlakçay’daki çadırlar daha sıcak….

Senoz’daki, Fındıklı’daki nöbetçiler daha güçlü…
Hasankeyf'in ömrü bir on yıl daha uzadı...

24 Nisan 2010 Cumartesi

25 NİSAN KADIKÖY MİTİNGİNE ÇAĞRI


ÇERNOBİL'İN 24. YILINDA

Yaşamı yok edecek enerjilere izin vermemek için

25 Nisan'da Kadıköy'de buluşuyoruz...


ÇERNOBİL felaketinin, başta Karadeniz kıyıları olmak üzere Türkiye'yi radyasyon yağmuruyla kirletmesinin üzerinden 24 yıl geçti. Zamanın yöneticileri hiçbir önlem almadığı gibi radyasyonlu çayları insanlara içirdiler, radyasyonlu fındıkları halkımıza dağıttılar. Bugün, Karadeniz'in her evinde, insanlar yakınlarını kanserden kaybediyorlar. Yetmezmiş gibi şimdi de nükleer santral belası için seçtikleri yerlerden biri Çernobil kurbanı Karadeniz'in Sinop kenti. Hükümetin nükleere karşı 40 yıldır direnen Mersin Akkuyu için planladığı dört nükleer reaktör projesi de sürüyor. Bugün Türkiye'yi nükleer karanlığa mahkum etmek isteyenlere karşı sesimizi her zamankinden daha yüksek çıkartmak zorundayız. Akkuyu'da, Sinop'ta, dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral istemiyoruz.

Akkuyu ve Sinop Çernobil olmasın demek için Kadıköy meydanındayız.


Karadeniz'in el değmemiş vadileri, Ege ve Akdeniz'in dere ve çayları, Türkiye'nin her yerindeki akarsular, doğayı yok etme pahasına kâr peşinde koşanların saldırısı altında. Sadece Doğu Karadeniz’de 750'ye varan HES projesiyle, enerji bahanesiyle sularımızın kullanım hakkı şirketlere devrediliyor, sular tünellere hapsediliyor, yatağında akan su bırakılmıyor, Artvin, Rize, Trabzon, HESlerin, maden ve taş ocaklarının, yayla yollarının çok yönlü saldırısı altında: Dünyanın en nadide yağmur ormanları, doğal eski ormanları, akarsu vadileri tarümar ediliyor, üstelik bir de enerji nakil hatlarının yayacağı radyasyonla adeta her vadi bir Çernobil’e dönüştürülüyor.

Çoruh’tan Senoz Vadisi’ne, Yuvarlakçay’dan Fındıklı'ya, Görele'den Alakır'a , Loç Vadisi'ne kadar Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de derelerinin kurutulmasına, vadilerin yok edilmesine, HES inşaatları için ağaçların kesilip ormanların tahrip edilmesine karşı yöre insanları direniyor.

Doğayı yok eden HES'lere karşı hareketlerimizi büyütmek için 25 Nisan'da Kadıköy’ deyiz.

Barajlar sadece akarsuları ortadan kaldırıp vadileri yok etmekle kalmıyor, insanları yerinden yurdundan ediyor ve tarihi mirası sulara gömüp ortadan kaldırıyor. Aynı zamanda milli park olan MUNZUR vadisini yok edecek sekiz baraj projesi Dersim halkının yıllardır süren mücadelesine rağmen devam ediyor. Yüzyılların mirası Küre Dağları Milli Parkı içinde akan Devrekani Çayı üzerine altı adet baraj projesi monte edilmeye çalışılıyor ve dünyanın ikinci büyük kanyonu olan Valla Kanyonu da HES'lerle tehdit ediliyor. ALLİANOİ'yi kurtarmak için yapılan girişimler dikkate alınmıyor ve Bergama'da yapılan Yortanlı barajı Allianoi antik kentini sular altında bırakmak için gün sayıyor. Tarihin en önemli tanıklarından HASANKEYF antik kentini sonsuza kadar baraj sularına gömecek olan Ilısu barajı bütün dünyaya mal olan dirençli mücadelelere rağmen sürdürülüyor.

Munzur ve Devrekani özgür aksın, Hasankeyf ve Allianoi yaşasın demek için 25 Nisan'da Kadıköy’ deyiz.

Termik santraller sadece iklim değişikliğini geri dönüşsüz noktaya yaklaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bacasından çıkan zehirli dumanlarla çevresinde yaşayan insanlarda ciddi hastalıklara yol açıyor, ormanları ve tarım alanlarını tahrip ediyor. Buna rağmen hükümet 50'yi aşkın yeni kömürlü termik santral projesiyle Gerze'den Bartın, Erzin, Yalova, Çanakkale'ye kadar Türkiye'nin her yerinde hem halkın sağlığını, hem doğayı, hem de yeryüzünün geleceğini tehlikeye atmaya devam ediyor. Doğaya ve yaşama sahip çıkmak için kömüre hayır diyoruz.

Termik santrallere karşı çıkmak, iklim değişikliğini durdurmak için 25 Nisan’da Kadıköy'deyiz.



Yaşama kasteden projeler enerji yatırımlarıyla da sınırlı değil. Bergama, Eşme, Havran, Ulukışla gibi yerlerde altın madenleri, İstanbul'da üçüncü köprü, yeni otoyollar, taşocakları, çimento fabrikaları, golf sahaları gibi ormanlara, sulak alanlara, tarım alanlarına ve insan yerleşimlerine zarar veren, kentsel dönüşüm adı altında insanları yaşadıkları yerden koparan bütün yanlış projelere karşı Türkiye'nin her yerinde protestolar ve kampanyalar yükseliyor.

Hepimiz 25 Nisan’da Sinop’ta, Mersin’de ve Kadıköy’de meydanlarda buluşuyoruz.



Tüm doğayı ve yaşamı savunanları 25 Nisan'da Kadıköy meydanına davet ediyoruz.

25 Nisan Pazar – Saat:12.00
Kadiköy- Tepe Nautilus önü

25 Nisan Mitingi İrtibat Bürosu: Süslü Saksı sok. No:13/2 Beyoğlu Tel:0212 293 67 38
25nisanmitingi@gmail.com

ÇAĞRICILAR
EGEÇEP-ALLİANOİ GİRİŞİM GRUBU
CİDE-LOÇ VADİSİ KORUMA PLATFORMU
HASANKEYF'İ YAŞATMA GİRİŞİMİ
KARADENİZ İSYANDADIR PLATFORMU
MUNZUR KORUMA KURULU (DEDEF)

İMZACILAR
ANKARA ARTVİN KÜLTÜR VE YARDIMLAŞMA DERNEĞİ
ARTVİN'LİLER HİZMET VAKFI
BARTIN ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİ
BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ
BASIN-İŞ
BURSA ARTVİN SU PLATFORMU
CİDE GÖKÇELER KÖYÜ DERNEĞİ
ÇUKUROVA ANTİ-NÜKLEER İNSİYATİF
ÇORUH HAVZASI GRUBU
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK HAREKETİ
DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK HAREKETİ
DOĞA DERNEĞİ
DOĞAL VE KÜLTÜREL YAŞAM İÇİN ÇEVRE GİRİŞİMİ
DUTLAR EKOKÖYÜ GİRİŞİMİ
EGE DOĞAL YAŞAMI KORUMA DERNEĞİ
EKOLOJİK ÜRETİCİLER DERNEGİ
EMEP
EMEKÇİ HAREKET PARTİSİ
ERZURUM İSPİR AKSU VADİSİ DOĞAL YAŞAMI KORUMA DERNEĞİ
ESİTLİK VE DEMOKRASİ PARTİSİ
FEMİNİST KADIN ÇEVRESİ
GEBZE ARTVİNLİLER DERNEĞİ
GÖRELE EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU
HAVA-İŞ
HALKIN TAKIMI DERGİSİ
HALK EVLERİ
HEMŞİNLİLER EĞİTİM VE KÜLTÜR DERNEĞİ
İSTANBUL TABİP ODASI
İSTANBUL ECZACILAR ODASI
İMECE EVİ
İZMİRİZMİR.NET
KASTAMONU AZDAVAY DERNEKLER FEDARASYONU
KAYYDER
KİBELE EKOLOJİ VE ÇEVRE KOOPERATİFİ
KÜRESEL EYLEM GRUBU
KÜLTÜR VE SİYASETTE FEMİNİST YAKLAŞIMLAR
K. ÇEKMECE SİNOPLULAR KÜLTÜR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
NKP İSTANBUL
NÜKLEERE KARŞI ORGANİK İNİSİYATİF
PETROL-İŞ
PAPART DERELERİ PLATFORMU
PALOVİT VADİSİ DUYARLILIK PLATFORMU
RED DERGİSİ
SİNOP ÇEVRE DOSTLARI
KAĞITHANE SİNOPLULAR DERNEĞİ
BAYRAMPAŞA SİNOPLULAR DERNEĞİ
ZEYTİNBURNU SİNOPLULAR DERNEĞİ
SON IRMAK DOĞA PLATFORMU
SIRTÇANTAM GEZİ KÜLTÜRÜ DERGİSİ
SOSYALİST PARTİ
SOSYALİST DEMOKRASİ PARTİSİ
SOSYALİST GELECEK SİYASETLERİ
TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU
TÜRKİYE GERÇEĞİ PLATFORMU
YERYÜZÜNE ÖZGÜRLÜK DERNEĞİ
YEŞİL VE SOL
YEŞİLLER PARTİSİ
YUVARLAKÇAY KORUMA PLATFORMU
78 LİLER
14 MAYIS PLATFORMU


13 Nisan 2010 Salı

Kadıköy Belediyesi Organik Halk Pazarı’nın Resmi Açılışı

Kadıköy Belediyesi ve Ekolojik Üreticiler Derneği’nin birlikte yürüttüğü Kadıköy Belediyesi Organik Halk Pazarı’nın açılışı 14 Nisan Çarşamba günü saat 11:00’da Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ün konuşmasıyla başlayacak. Konuşmaların ardından etkinlik Masalın Aslı müzik grubunun dinletisi ile devam edecek.

Ekolojik Üreticiler Derneği, büyük bir hızla hem üreticiyi, hem tüketiciyi memnun edecek adımları atıyor. Bugün ekolojik duyarlılıkları ön planda tutan Kadıköy Belediyesi Özgürlük Parkı’nda Ekolojik Üreticiler Derneği’ne destek verip, hemşerilerine bu önemli hizmeti götürüyor, yarın başka belediyeler de onları takip edecektir, etmelidir. Ekolojik pazarlar artık semt sakinlerine hizmet veren ve ulaşılması kolay olan alanlar olarak çoğalarak devam edecektir.

Bu proje aynı zamanda yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları arasında olması gereken dayanışmayı göstermesi açısından önemli. Böyle bir birlikteliği Kadıköy’e kazandırdıkları için teşekkür edilmesi gereken üç grup var. Kadıköy Belediyesi, Ekolojik Üreticiler Derneği ve elbette ekolojik ürün üreten üreticiler.

Çarşamba günü tüm Kadıköylüleri, İstanbulluları ve dostları Özgürlük Parkı’na üreticilerimizle buluşmaya davet ediyoruz.

25 Mart 2010 Perşembe

Ormanımızı savunmaya


Plastik Poşete Hayır

Yeşiller Partisi, plastik torbaların kullanımını sınırlandıran veya yasaklayan yasal düzenlemelerin yapılması için bir imza kampanyası başlattı.

“İnsan eliyle yaratılmış derin bir ekolojik kriz içindeyiz. Küresel ısınma, türlerin yok olması, sağlığımızı tehdit eden çevre sorunları hep büyük bir krizin parçaları. Çözüm için birinden veya bir yerden başlamak zorundayız. Günlük hayatımızda belki de hiç düşünmeden kullandığımız plastik poşetler de bu krizi yaratan kirleticilerden bir tanesi. Beş dakikalığına kullandığımız bir plastik poşet doğada çözünmeden en az 500 yıl kalıyor. Kullanıp çöpe attığımız bu poşetler yeryüzünü kaplıyor, denizleri ve okyanusları dolduruyor, her türlü canlının yaşam alanını yok ediyor, insan sağlığına zarar veriyor. Şirketler ve süpermarketler sadece karlarını düşünüp plastik poşetleri sorumsuzca dağıtmaya devam ediyorlar. Pek çok duyarlı insan bu poşetleri kullanmak istemese de seçeneksiz kalıyor, çoğunluk ise plastik poşetleri bilinçsizce almaya ve kullanmaya devam ediyor. Doğaya daha fazla zarar vermeye hakkımız olmadığını ve dünyanın birçok yerinde yasaklanan plastik taşıma poşetlerinin ülkemizde de bir an önce yasaklanmasını talep ediyoruz ve bunun için gerekli yasal düzenlemelerin en kısa zamanda yapılması istiyoruz. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, milletvekillerini ve hükümeti harekete geçmeye çağırıyoruz.” http://www.plastikposetehayir.com/

24 Mart 2010 Çarşamba

Kamuda Yeşil Yakalılar

Türkiye’de özel sektörde ve kar amacı gütmeyen kuruluşlarda doğrudan çevre faaliyetlerde istihdam edilenleri, yani yeşil yakalı olarak adlandırabileceğimiz çalışanların sayısını tam olarak bilemesek de, kamu kurum vekuruluşlarındaki çevresel istihdam ile ilgili veriler 1997 yılından itibaren yıllık olarak derleniyor.
TÜİK tarafından açıklanan son verilere göre 2008 yılında kamu kurum ve kuruluşlarında çevresel faaliyetlerde istihdam edilen çalışan sayısı 7557. Bu personelin yüzde 67'si sadece çevresel faaliyetlerle ilgili işlerde çalışırken, yüzde 33'ü diğer faaliyetlerin yanısıra çevresel faaliyetleri de yürütüyor. Çevresel faaliyetlerde çalışan personelin yüzde 65’i yüksekokul ve üzeri, yüzde 22’si lise ve dengi okul mezunu. Bu personelin yüzde 75’i erkek ve yüzde 25’i kadın. 1997’den beri sürekli artan personel, 2005 yılında 14 bin beşyüz kişiye ulaşmış ama son yıllarda yarı yarıya azalmış. Bu azalışın nedenleri arasında 2005 yılında Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün kapatılması ve yürüttüğü hizmetlerin İl Özel İdareleri’ne devri ve 2007 yılında Tarım Bakanlığı İl Müdürlükleri’nde çalışanların sayılmaması bulunuyor. 2008 yılına yansıyan azalışta rol oynayan faktörler arasında İl Özel İdareleri’nin o yıl içinde KÖYDES (Köy Altyapısını Destestekleme) projesi yapmamış olması ve kamu kurumlarının dönemsel ihtiyaçlarına göre çevresel isthidamın azalıp artması var. Sağlıklı bir çevrede yaşamanın altyapı koşullarının sağlanması, iklim değişikliğinin etkilerinin araştırılması, seragazı emisyonlarının azaltılması ve temiz ve yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi ve yaygın kullanımın sağlanması için kamu kurum ve kuruluşlarındaki çevresel istihdamın artması gerekiyor.

Devletlerin gelişmişlik düzeyleri, ekonomik ve organizasyonel yapıları arasındaki farklılıklar yüzünden Türkiye’de kamu sektöründeki çevresel istihdamı diğer ülkelerinki ile karşılaştırmak çok anlamlı olmasa da fikir vermesi açısından bazı Avrupa ülkelerinin çevresel istihdamın kamudaki ve toplam istihdam içindeki payından bahsetmek yerinde olabilir.


Bu çerçevede önemli bir dinamik olarak da AB ile yürütülen müzakerelerde Çevre faslının açılmasını sayabiliriz. Türkiye’nin, AB çevre müktesebatını etkin bir biçimde uygulayabilmesi için tüm düzeylerde idarî yapıların kapasitelerini kuvvetlendirilmesi, iç yapının uyarlanması ve ilave personelin istihdam edilmesi gerekiyor. Türkiye ile aynı zamanda katılım müzakerelerine başlayan Hırvatistan’ın, AB çevre müktesebatını uygulamak için hazırladığı Eylem Planı’nda, 2009 itibariyle yetkili ulusal bakanlıklar kadrolarının (2006 ile karşılaştırıldığında) yüzde 58, diğer ilgili kurumlar yüzde 23, denetim hizmetleri yüzde 29, illere yerleştirilen yeni örgütsel birimlerin yüzde 68 oranında arttırılacağı belirtiliyordu.6 ürkiye bu çapta bir kadro artışı açıklamasa da son elişmeler, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın ilave
stihdam yaratacağını gösteriyor. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, AB ile müzakerelerde çevre
faslının 21 Aralık 2009’da açılması nedeniyle Çevre Bakanlığı’nda bir reorganizasyona gidileceğini ve
Çevre İdaresi Başkanlığı kurulacağını açıkladı. Bu doğrultuda 800 kişinin işe alınacağı ve bu
personelin denetim, ölçüm ve ruhsatlandırma gibi konularda görev yapacağı belirtildi.7 Diğer yandan
2008 yılının sonunda Türkiye’de de etkileri görülmeye başlayan küresel ekonomik krizin etkilerini
hafifletmek için, hükümet tarafından açıklanan önlemlerin arasında açıklanan istihdam paketi
çerçevesinde 120 bin kişinin, ağaçlandırma, erozyon kontrolü çevre düzenlemesi gibi işlerde
istihdamını hedefleniyordu fakat bu konuda herhangi bir adım atılmadı.
Kamuda Yeşil Yakalılar başlıklı araştırma notunun tamamına www.betam.bahcesehir.edu.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

17 Mart 2010 Çarşamba

EKOIQ’nun 2. sayısı çıktı!

Türkiye’nin ilk “Yeşil İş ve Yaşam” dergisi EKOIQ’nun 2. sayısı çıktı. Derginin Mart-Nisan sayısının ana dosyalarından biri Yeşil Ulaşım. Dosya kapsamında hem dünyada hem de Türkiye’de hibrid ve elektrikli araçların gelişimiyle ilgili yakası açılmadık bilgiler yer alıyor.

Derginin ikinci ana dosyasını ise Yeşil Etiketler oluşturuyor. Tüm dünyada sayıları 300’ü aşan yeşil sertifikaların ele alındığı dosyada, etiketlendirme kurumları, yöntemleri, tarihsel evrimleri geniş b ir şekilde ele alınıyor. Dosyanın diğer bir ilginç sorusu ise hangilerinin güvenilir, hangilerinin ise “anlamsız” ve greenwash olduğu yönünde…

İki ayda bir yayınlanan derginin bu sayısında, eski Turkcell CEO’su, şimdinin yenilenebilir enerji yatırımcısı Muzaffer Akpınar’la kapsamlı bir söyleşi yer alıyor.

Derginin bu sayısının bir diğer konuğu ise Victor Ananias. Buğday Derneği bünyesinde Türkiye’ye organik tarımı öğreten kişilerden biri olan Ananias, ekolojik üretimin artık nasıl bir kazanç kapısı olduğunu da gözler önüne seriyor.

Dergide ayrıca, güneş enerjisinin geleceğinden Yeşil IT ile nasıl tasarruf yapılabileceğine; dünyanın en zengin 10 yeşil yatırımcısından Yeşil Ekonominin ilkelerine; Karbon Saydamlık Projesinden petrol kartellerinin Amazonlardaki insanlık suçlarına kadar birbirinden yeşil ve merak uyandırıcı konular da bulunuyor.

Büyük kitap zincirlerinde satışa sunulan EKOIQ, ayrıca internette, http://www.idefix.com/ ve http://www.kitapyurdu.com/ adreslerinden de temin edilebiliyor.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...